Etyen MAHÇUPYAN
Etyen MAHÇUPYAN Gazete: Karar Gazetesi

Helal olsun şu sosyal bilime!

  • 1.06.2011 00:00


Laik kesimin kendi sokağında yaşamakta olduğu kültür şokunu atlatma çarelerinden biri de dindarları anlamak üzere sosyal bilime müracaat etmek. Ne yazık ki bu kaynaktan epeyce mizahi ürünler çıkabiliyor ve asıl hazini, laik kesim bunları da büyük bir ciddiyetle 'bilgi' hanesine yazıyor.

Geçen hafta Taraf'ta Neşe Düzel'in söyleşi konuğu Berkeley Üniversitesi'nden Cihan Tuğal'dı. Dindar kesimi tanımak için iyi bir muhatap gibi durmaktaydı, çünkü kendisinden şu satırlarla söz etmekteydi: "2002-2006 dönemini sahada geçirdim. Kahvelerde, okullarda, camilerde onlarla iç içeydim, onların parçası gibiydim, her şeyi birebir görüyordum."

Söyleşi AKP'nin milliyetçiliğinin tespiti ile başlıyor: "Ak Parti'nin damarlarında milliyetçilik akıyor... Ak Parti, içine İslamcılığın yedirildiği bir Türk milliyetçisi partidir... Türkiye'de milliyetçilik ve din birleşmiştir ve biz bunları ayıramayız... 12 Eylül ideoloji olarak Türk-İslam sentezini getirdi. Ak Parti ile de Türk-İslam sentezi iyice güçlendi." Tespit çok açık... Ne var ki aynı partinin 'içine' girdiğimizde durum biraz karışıyor: "(Ak Parti) dindar Türklerin ve dindar Kürtlerin bir koalisyonu gibi... Ama Ak Parti'nin Kürtleri de çok milliyetçi." Kürt milliyetçileri partiyi niye destekliyorlar sorusuna ise şu cevabı alıyoruz: "BDP'yi ateist bir parti olarak görüyorlar." Böylece milliyetçi Kürtlerin inancı öne çıkaran bir tercih yaptıklarını ve AKP'nin buna müsait bir zemin oluşturduğunu kavrıyoruz. Bunun nasıl olabildiğine ilişkin açıklama ise şu: "Türk tanımı milliyetçiliğin en muğlak tarafıdır... Zaten Türk tanımı, gücünü muğlaklığından, net olmayışından alıyor."

Bu durumda güçlenen Türk-İslam sentezine ne oldu acaba? Muğlaklaştığı oranda güçlenen Türklük ile Müslümanlaştığı oranda zayıflayan Kürt milliyetçiliğinin buluştuğu yer mi? Neyse buraya takılmayalım, çünkü AKP belli ki çok daha 'derinlikli' bir bakışı hak ediyor: "Ak Parti milliyetçi bir partidir, ama aynı zamanda çok profesyonel, esnek ve liberalleşmiş bir partidir de. Çünkü Ak Parti her şeyi birden olmak istiyor ve oluyor da! Nitekim bir anlamda Müslüman partidir, bir anlamda milliyetçi partidir, bir anlamda da liberalleşmiş partidir." Umarız şimdi laik kesimin kafası büyük çapta aydınlanmıştır, çünkü böylesine oynak bir parti için ancak 'kişiliksiz' tabiri uygun düşer. Ama zaten 'sosyal bilimcinin' demeye çalıştığı tam da budur: "(ahlak anlayışına ilişkin olarak) Profesyonel siyaset açısından ne en fazla puan toplayacaksa onu yapıyor Ak Parti... (özel alana ilişkin olarak) Referansının din olduğuna hiç şüphe yok. Bunun oy toplayacağını düşünüyor... (nasıl bir Türkiye isteniyor sorusuna yanıt olarak) Daha dindar, daha muhafazakâr bir Türkiye istiyor, ama... Türk devletinin gücü her şeyden daha öncelikli! Daha demokratik, daha özgür bir Türkiye değil öncelik."

Herhalde laik kesim şimdi iyice rahatlamıştır. Bütün ideolojik sıfatları kendisinde toplayan bu partinin oportünist olduğunu söylemek istiyorduk ama elde kanıt olmadığı için dilimizi tutuyorduk. İşte sahada dört yıl çalışıp 'onlarla iç içe' olmuş bir sosyal bilimci gerçeği aydınlatıyor: AKP tam bir takiye partisi. O kadar ki sadece demokrasi değil, ahlak ve hatta Müslümanlık bile oy toplamak için birer araçtan ibaret. Bazı 'münafıklar' şimdi çıkıp AKP'nin yaptığı reformlara işaret etmeye kalkabilirler. Neyse ki elimizde sosyal bilimin nesnel gözlemleri var: "(milliyetçi bir parti Öcalan ile nasıl görüşüyor sorusuna ilişkin) Ak Parti kendi ideolojisini en az ciddiye alan, reel politikaya ve pragmatizme en yakın partidir."

Böylece 'ana yönelimi' olan Türk milliyetçiliğini İslam'la bütünleştiren bu partinin, aynı zamanda ilkesiz bir pragmatizmin ötesinde, kendi ideolojisini bile ciddiye almadığını öğrenmiş olduk. Öte yandan Öcalan'la görüşmenin taban tarafından nasıl kabul edildiği sorusu şöyle yanıtlanmış: "(Ak Parti'yi) diğerlerinden ayıran en büyük özelliği, tabanının güven duyması. Hem dindar oldukları için, hem de kendi içlerinden çıktığı için, bu hareketin kadrolarına güven duyuyor taban."

Böylesine oportünist, İslam'ı bile araçsallaştıran bir partiye nasıl güven duyuluyor diye sorabiliriz. Demek ki dindarlar meseleyi laik kesim kadar berrak göremiyorlar. Nitekim meğerse dindarlar AKP kadrolarını da kendileri gibi dindar sanmaktaymışlar! Yani meselenin özü şu: Aslında kendisini dindar gösteren ilkesiz bir parti ve onun tabanında da bu partiyi iyi tanımayan saf dindarlar var... Oysa laik kesim sosyal bilim sayesinde olayı net bir biçimde görüyor.

Allah razı olsun şu sosyal bilimden... Yoksa endişe içinde yaşayıp duracaktık. e.mahcupyan@zaman.com.tr
 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Yerel Haber (www.duzceyerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar