- 9.06.2012 00:00
Başlığa bakarak hemen heyecanlanmayın. Kimsenin kimse ile kavga ettiği yok. Ama birilerinin Sayın Kaşıkoğlu’na böylesi bir görevi yüklemeye çalıştığı son derece açık.
Düzce’de yayınlanan bir gazetenin ve onun kamuoyu nezdinde hiçbir saygınlığı olmayan bir yazarının; Ak Parti Düzce Milletvekili İbrahim Korkmaz ile Düzce Üniversitesi Rektörü, F.S. Şerifoğlu arasındaki gerginlikten hareketle, Sayın Korkmaz’a nasıl saldırdığını bilmeyen hiç kimse yoktur sanırım. Bazı kanallardan bize ulaşan bilgilere göre, Rektör Şerifoğlu, Korkmaz’ı köşeye sıkıştırmak ve etkisiz hale getirmek için, geçmişte kendisi ile kanlı bıçaklı olan, pusulası bozuk bu tetikçi gazeteciyi, usulüne uygun bir şekilde (!) ikna etmiş.
Rektör Şerifoğlu ve yakın çalışma arkadaşlarının, İbrahim Korkmaz’ı tabir caiz ise “yola getirmek” için yapmış olduğu çalışmaların tek boyutlu olmadığı tüm Düzce tarafından konuşulan bir konudur. Düzce basınını yakından takip eden herkes tarafından bilinmektedir ki; Korkmaz’a tam saha pres uygulanmaktadır. Bir taraftan Ankara üzerinden sıkıştırılmaya çalışılan Korkmaz’ın, diğer taraftan yoğun bir medya ve kamuoyu baskısı altına alınmaya çalışıldığı açık olarak görülüyor.
Cumhurbaşkanına rağmen Korkmaz geri adım atmadı
Rektör Şerifoğlu’nun konuyu defalarca YÖK’e taşıyarak Korkmaz’’ı şikayet ettiği, bunun üzerine bazı YÖK yetkililerinin Korkmaz’a ricada bulundukları ve hatta Sayın Cumhurbaşkanı’nın bile devreye girdiği fakat Korkmaz’a geri adım attıramadığı bize gelen haberler arasında.
Aylar önce Ak Parti il merkezinde yapılan görüşme esnasında rektör ve beraberindeki ekibinin, Korkmaz tarafından nasıl ve ne şekilde haşlandığı herkesin malumudur. Hatta bu haşlama safhasında diğer iki milletvekili ve dönemin Ak Parti İl başkanının İbrahim Korkmaz’ı yatıştırma çabalarının Rektör Şerifoğlu tarafından yanlış yorumlandığı da bize gelen haberler arasındaydı. Rektör Şerifoğlu, Ak Parti il merkezindeki tutumlarından dolayı Korkmaz’ın arkadaşları tarafından yalnız bırakıldığını sanmış ve bu yorumunu da çeşitli platformlarda paylaşmıştı.
Geçmişten kalan alışkanlık gereği olacak ki; “Fevai bey ve Osman bey ile çok uyumlu bir çalışma sergileyeceğiz, gerisi önemli değil” türünde açıklamalar yaptığını duyduğumuz rektörün bu hevesi, kısa süre içerisinde kursağında tıkanmıştı. Üç vekil daha sonraki süreçte de her konuda beraber hareket ederek; Korkmaz’ın deyimiyle, ”Rektörün siyaseti kendine göre dizayn etme ve vekilleri bölme” umutlarını tümüyle boşa çıkartmışlardı. Dönemin Ak Parti İl başkanı Mustafa Yılmaz’ın bu süreçte teşkilatı ile birlikte vekillerin yanında yer alması rektör ve ekibini tamamen ümitsizliğe düşürmüştü. Tüm bunlara ek olarak, Düzce’nin en büyük sivil toplum kuruluşu olan Memursen’in İl Başkanı Orhan Kılıç’ın, kamuoyunda büyük ses getiren, üniversite ve rektör aleyhine yapmış olduğu çarpıcı ve hırçın basın açıklamaları rektör ve ekibini çok fena hırpalamıştı.
Takım arkadaşlarından oluşan blok delinmedi
Korkmaz ve takım arkadaşlarının oluşturduğu bloğu delmeyi beceremeyen Rektör Şerifoğlu’nun yardımına yukarıda da bahsettiğimiz gibi sadece bir basın organı ve onun kişiliği tartışmalı bozuk pusulalı yazarı yetişti. Defalarca üniversiteye ve değişik mekânlara çağrıldığını öğrendiğimiz bu şahıs tek başına Korkmaz’a cepheden saldırmış ve halen de saldırmaya devam etmektedir. Korkmaz’ın; kendisine pervasızca saldıran bu şahsa, şu ana kadar kayda değer hiçbir tepki göstermemesi ise, kamuoyu tarafından ilgi ve hayretle izlenmeye devam edilmektedir.
Son ümit Kaşıkoğlu mu?
Görülen o ki; Ankara’dan ve besleme basından umudunu bulamayan Rektörün tek ümidi, Ak Partinin tecrübeli eski milletvekili ve aynı zamanda çiçeği burnunda yeni il başkanı olan Metin Kaşıkoğlu’dur. Nasrettin Hoca misali; “Son ümidim karşı dağın ardında, orada da bulamazsam bak bendeki feryada.” diyen Rektörün yıkılan ümitleri, Kaşıkoğlu’nun il başkanlığı sonrası her ne hikmetse yeniden yeşerdi.
Kaşıkoğlu sorunları rektörün isteği doğrultuda çözemez
Kaşıkoğlu’nun içinden kimsenin çıkamadığı bu konuda nasıl bir tavır takınacağını tam olarak bilemiyoruz. Eğer yukarıda yazılanlar ve ardından yapılan yorumlar doğru ise ki biz doğru olduğu inancındayız, bu durumda Kaşıkoğlu’nun, problemi Rektörün arzuları istikametinde çözmesi bir hayli zor ve hatta imkânsız gibi görünüyor. Daha doğrusu, Korkmaz’ın arzu etmediği hiçbir çözümün kendisine değil dayatılmasının, ima edilmesinin dahi mümkün olmadığını düşünüyoruz. Korkmaz’ın nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu bilenler bu tahminimize hak vereceklerdir.
Kaşıkoğlu, Korkmaz ve diğer iki vekil aynı siyasi damardan geliyor
İşin bir diğer yanı, Kaşıkoğlu’nun dünya görüşü ile ilgilidir. İbrahim Korkmaz ve diğer iki vekil ile aynı siyasi kökten gelen, aynı manevi değerleri taşıyan Kaşıkoğlu’nun, siyasi ve sosyal konulardaki hassasiyetlerinin Rektör ile aynı paralelde olmadığı da açıktır. 2 dönem milletvekilliği yapan, vekillik öncesi siyasi geçmişi, seçim sonrası Genel merkez görevleri olan birinin 350 bin kişinin yaşadığı ilimizde küçük ve ilkesiz bir yapıya teslim olması düşünülemez. Her ne kadar siyasi konumu gereği bazı noktalarda hassas davranması ve kamuoyuna bazı mesajlar vermesi gerekse de; son tahlilde, KORKMAZ ile ayrı düşmeyi gerektirecek olan bir yola kesinlikle girmeyeceği de açıktır.
Bayrak mitinglerinin organizatörü,baş örtülü öğrencilere zulüm eden rektörü Kaşıkoğlu herkesten iyi tanıyor
Rektörün dünya görüşünün ne olduğu, geçmişte Ak Parti iktidarı ve dindar kesimler aleyhinde nasıl tavırlar takındığı, hangi yürüyüşlere katıldığı, ilk rektörlük seçiminde dönemin Cumhurbaşkanı Sezer’e sunduğu Düzcelinin pekte görüp tasvip etmediği STK çalışmalarını bugün nasıl resmi web sayfalarındaki özgeçmişinden sildirdiği, hangi oluşumlar içerisinde aktif görevler aldığı Kaşıkoğlu tarafından bilinmeyen şeyler değildir.
Kısacası; Sayın Cumhurbaşkanı Gül tarafından atanan rektörün, rektörlüğü legal olabilir ama bu legalitenin Ak Parti yönetimi ve tabanı nezdinde ne kadar kabul gördüğü ve onaylandığı şüphelidir. Dolayısıyla Korkmaz ve Kaşıkoğlu ikilisinin bu meseleyi ele alırken kendi dünya görüşleri çerçevesinde kalacakları ve bu bağlamda sonuca ulaşmak için bir çalışma içerisine gireceklerini tahmin etmek hiç de zor değildir.
Kaşıkoğlu Memursen’e sırt çeviremez
Yani; Kaşıkoğlu’nun, rektör ve ekibinin görüş ve tavırlarını önceleyip, Korkmaz ve arkadaşları ile Düzce’nin en büyük sivil toplum kuruluşu Memursen’e sırt çevirmesi pek mümkün görünmüyor. Bunu yapmaya ne dünya görüşü, ne siyasi anlayışı ve ne de kişiliğinin müsaade etmeyeceğini tahmin etmek hiç de zor değil. Kısacası; Metin Kaşıkoğlu’nun üç vekilden ayrılarak, konuyu Rektörün dünya görüşü ve istekleri doğrultusunda bir çözüme kavuşturmaya çalışacağı akla ziyan bir görüştür. Böylesi bir tavrı göstermesi için aslında ortada bir sebepte yoktur. Rektörün dümen suyuna girerek, Korkmaz’ı bırakın hizaya çekmeyi, bunu aklına dahi getireceğini düşünenlerin kısa süre içerisinde nasıl bir hayal kırıklığı ile karşılaşacaklarını hep beraber göreceğiz.
Kaşıkoğlu’nun eline üniversite konusunda “doğru yolu” bulması için bozuk bir “pusula” vermeye çalışanların, “kıblelerinin ne kadar seyyar” olduğunu ve pusulalarının daima menfaatlerinin olduğu yönü gösterdiğini Düzce’de bilmeyen kaç kişi vardır acaba?
Sonuç olarak; batı cephesinde değişen bir şey olmayacak, kimsenin kışkırtması ve gazıyla da kimse yol arkadaşlarıyla kavgaya tutuşmayacaktır. Menfaatçilerin pusulasıyla kimse kendine yön tayin edecek kadar saf ve aptal olamaz. Eğer olursa, sonuçta hem kendisi ve hem de partisi kaybeder.
Bekleyelim görelim.
Yorum Yap