- 8.11.2014 00:00
Aslında Bangladeş ve Cemaat-i İslâmî'den bahsetmek için meseleyi İngilizlerin Hindistan'ı işgalinden başlatmak gerekiyor, oradan Çağdaş İslamî Akımlar mevzusuna girmek ve tabi Ebu'l A'lâ el-Mevdudî'den bahsetmek gerekiyor. Bahislerim bir köşe yazısı değil ancak bir kitaba sığacağı için özetlemek durumundayım.
Mevzu aslında 17. Yüzyılda başlıyor; İngilizler 17. yüzyılda Hint Alt Kıtası'na sömürge niyetleriyle ilk Bangladeş üzerinden girer, bu giriş bir şirket eliyledir: East Company. Daha sonra 'Orta Doğu' tanımlamasına ilham verecek bir şirket ismi.
Tam bir sömürge ruhu taşıyan ülkelerden biri olan Hindistan, 1930'larda, Hindular ve Müslümanlar arasındaki çekişmeye sahneydi. 'Hindistan Hindularındır!' iddiasının karşısında ise Mevdudî vardı. Mevdudî; vatan-millet kavramlarının İslamî yönü üzerinde duran bir tutum takınıyordu. 1941'de Mevdudî, 75 arkadaşıyla birlikte Cemaat-i İslâmiyye'yi kurdu. Ancak 1946 yılında çıkarılan bir emir¬le Cemaat-i İslâmî'nin merkezleri ve şubeleri kapatıldı. Bu arada Mevdudî, başlarda Hindistan'da ancak gelişmeler sonucu Pakistan'a geçmek durumunda kalıyor.
Tüm bu arka plan dahilinde 1947'de Pakistan ve Hindistan olarak ülke ayrıldı. Bangladeş, Doğu Pakistan adıyla bu devlete bağlandı. Hindistan'ın elinde kalan topraklar bu iki Pakistan'ı birbirinden ayırıyor ve bağlantıyı kesiyordu. Kısa süre sonra iki Pakistan arasında iç savaş çıktı, savaşa çok sayıda Hindunun ülkesine geçmesini bahane eden Hindistan da katıldı. 1971'de iki Pakistan arasındaki savaşa müdahale etmiş olan Hindistan kuvvetleri, Batı Pakistan'dan ayrılan Bangladeş'i Mart 1973'e kadar işgal altında tuttu. Hindistan işgali sonrası yeni Bangladeş'teki yönetim Pakistan'ın İslâmi kimliğinin aksine Bangladeş'te sosyalist ve laik bir yönetim kurdu. Bu yeni rejim darbeyle götürüldü ama Bangladeş'e yine uzun süre huzur hakim olmadı.
Bangladeş'teki İslâmî cemaatlere dönecek olursak; en başta geleni Pakistan'daki Cemaat-i İslâmi'nin bir kolu olan Cemaat-i İslâmi'dir. Cemaat-i İslâmî, Bangladeş'in Pakistan'dan ayrılması için 1951'de çıkarılan savaşta birliği destekledi ve Pakistan'ın yanında durdu. Bu nedenle ayrılmadan sonra Bangladeş Cumhurbaşkanı olan Muciburrahman, Cemaat-i İslâmi'nin bütün faaliyetlerini yasakladı, yasak 1980'e kadar devam etti ancak cemaat bugün yine de bütün ülkeye yayılmış durumda, her yerde şubeleri var, konferanslar, sempozyumlar, açıkoturumlar düzenliyorlar, doğal afetlerde yardım faaliyetleri yürütüyorlar. Siyasi olarak da aktifler, son genel seçimlerde 20 üyelerini parlamentoya soktular. Cemaati İslâmi'nin emirliğini Gulam A'zam, genel sekreterliğini Mutiurrahman Nizâmi yürütüyordu. Hükümet ve parlamentoda üyesi olan solcu ve milliyetçi partiler Cemaat-i İslâmî'nin çalışmalarının engellenmesi için kanun çıkarma girişiminde bulundu ayrıca solcu militanlar cemaat üyelerine ve kuruluşlarına yönelik saldırılarda bulunuyor. Cemaat'in televizyonları kapatılıyor. Buna rağmen Cemaat gittikçe büyümeye devam ediyor.
Bangladeş'teki yönetimde Hindistan aktif, bu olaylarda rolü büyük. Cemaat üyeleri 'Uluslararası' mahkemede yargılanıyor deniliyor ama bu da doğru değil, mahkeme ulusal ve süreç gayr-ı adil bir şekilde işliyor. Bunun yanı sıra toplum üzerinde özellikle medya eliyle bir algı operasyonu yapılıyor, bizim 28 Şubat sürecindeki gibi Ali Kalkancılar ekranlarda şov yapıyor, sakallı ve cübbeli kişiler cemaatçi olmakla itham ediliyor, tam bir ulusalcı refleks gösteren Bangladeş yönetimi, Hindistan'ın da yardımıyla bir kıyımın faili oluyor.
Geçtiğimiz günlerde 42 yıl evvel Bangladeş'in Pakistan'dan ayrılmasına karşı çıktığı için Bangladeş hükümeti tarafından ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Cemaat-i İslâmî lideri Prof. Dr. Gulam A'zam tutuklu bulunduğu cezaevinde hayatını kaybetti.
Bangladeş yönetimi Cemaat-i İslâmî'yi bitirme konusunda sınır tanımıyor, yine geçen hafta Cemaat-i İslâmî lideri Motiur Rahman Nizami ve Merkezi Yürütme Kurulu üyesi Mir Kasım Ali'yi idama mahkûm etti ve ardından Temyiz Mahkemesi partinin Genel Sekreter Yardımcısı Muhammad Kamaruzzaman'a verilen idam cezasını onadı. Ülkede yükselişte olan İslam karşıtı propaganda durmadan devam ediyor. Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi şimdiye kadar beş Cemaat-i İslâmî liderini idama mahkûm etti. Cemaat-i İslâmî Partisi'nin Genel Sekreter Yardımcısı Abdülkadir Molla'nın 12 Aralık 2013'te idam edilmişti.
Bangladeş'teki Cemaat-i İslâmî'nin ve ülkenin özet tarihi bu, mesele geçmişten ziyade gelecekte ne olacağı... Malum dünya fok balıkları için ayağa kalkabiliyorken -ki kalkmalı da- öldürülenler Müslümanlar olunca görmezden gelmeyi tercih ediyor. IŞİD mevzusunda da bunu görüyoruz, Gazze mevzusunda da bunu görüyoruz, Suriye'deki katliamlara göz yumup Kobani/Ayn El Arab mevzusunda koalisyon oluşturmaktaki fırsatçılıkta da bunu görüyoruz; maalesef.
Batı'nın sekülerleştirme projesinin mimarları tüm dünyadan İslamcı hareketleri silmeye odaklanmış durumda; İslamî/İslamcı yapıların sağ kolunu ifade eden İhvan-ı Müslimin Orta Dünya'da, sol kolunu ifade eden Cemaati İslâmî ise Asya'da çok aktif, haliyle hedef alınmış durumdalar, darbeden idama, toplu katliamlardan iç savaşa kadar her alana çekilerek yutulmak isteniyorlar, bizler ise soluksuz bir hüzünle izliyoruz, oysa unutmamak gerek onların orada her düşüşü, bizim burada bir düşümüze tekabül eder, en azından bunun için bu tutumlara karşı tez elden harekete geçmek gerekiyor.
Yorum Yap