Özlü, Cemil Meriç’in sola biçtiği diyalogsozluğu kendisine nasıl yakıştırıyor?

FARUK ÖZLÜ, CEMİL MERİÇ’İ SEVME FİKRİNİ SEVMİŞ SADECE…

Özlü, Cemil Meriç’in sola biçtiği diyalogsozluğu kendisine nasıl yakıştırıyor?
14.06.2021 - 15:18
5074

Cemil Meriç’in cenazesine katılmadım ama Kubbealtı’nda bir konferansını dinlemiştim. Bilahare bütün kitaplarını okudum. Hakkında yayınlanan birçok yayını hala okur ve takip ederim.

Faruk Özlü, Cemil Meriç’in cenazesine katıldığını da açıklayarak ölüm yıldönümünde bir saygı mesajı bir mesajı yayınlamış, bu saygı mesajını da Burçin Sarıcan paylaşmış.

Bu sayede Faruk Özlü ile ortak bir ilgi alanım olduğunu öğrenmiş oldum.

Ancak Faruk Özlü’nün Cemil Meriç’ten neler aldığını düşünce hayatına nasıl bir etkisi olduğunu anlayabilmek ise mümkün değil.

19 Kasım 1964 tarihinde Journal’e şöyle yazmış Cemil Meriç:

“Benim trajedim şu birkaç satırda: sevebileceklerim, dilsiz, dilimi konuşanlarla konuşacak lakırdım yok. Yani dilimle, zevklerimle, heyecanlarımla, yarımla “Büyük Doğu “kadrosundanım. Düşüncelerimle, düşüncelerimle, inançlarımla “Yön”e yakın. Bu bir kopuş bir parçalanış.

Faruk Özlü’nün paylaşımlarına, demeçlerine bakınca da Cemil Meriç’in sadece bir yarısına “Büyük Doğu” yarısına ram olduğunu görüyoruz. Düşünce ve inançlarından arındırılmış sadece diliyle, zevkleriyle heyecanlarıyla var olan bir Cemil Meriç sevgisi var Faruk Özlü’nün, en azından görünür olan böyle.

Ya da bir siyaset gereği böyle davranıyor olabilir Faruk Özlü.

28 Temmuz 1974 tarihinde Journal’e şöyle yazmış Cemil Meriç:

“… Sağ okumuyor, boşuna bağırıyorum. Sol diyalogdan kaçıyor, küskün: “Ötüken’in bastığı kitaplar okunmazmış. Peki siz basın. Cevap yok. Bu çemberi kırmak mümkün değil. Son tahlilde, hudutlu imkânlarımızı isteyene bezletmekten başka çare yok. Sol, sağın gösterdiği dostluğu göstermiyor. İhanet etmişiz. Neye ve kime?

Faruk Özlü Cemil Meriç’in “sağ okumuyor” tespitinden hareketle mi Cemil Meriç’in ölüm yıldönümünde sadece hamaset içeren bir mesaj yayınlıyor?

Anlatsam anlamazlar demek mi bu?

Düzce’nin en güçlü siyasi kişisi olarak Cemil Meriç’in sola biçtiği diyalogsozluğu kendisine nasıl yakıştırıyor?

12 Ağustos 1968’de Jurnal’ine şöyle yazmış Cemil Meriç.

“Pamuk ipliğinden biraz daha sağlam tek bağ: düşünce birliği. O da rüzgârın her an her an tehdit ettiği bir kandil. Düşünce birliği, düşünen insanlar arasında olur. İnsanların kaçta kaçı düşünür? Düşünenlerin kaçta kaçı karşılaşır ve açılır birbirine.

Faruk Özlü’nün siyasi kariyerindeki açıklamalarına/paylaşımlarına baktığımızda ise siyaset rüzgârının devirdiği bir kandilden başka bir şey görmek mümkün değil.

Faruk Özlü’nün Cemil Meriç’in bahsettiği düşünce insanı olmak kısmından belli ki siyasi kariyeri sebebiyle çoktan vaz geçmiş.

Okumayanlar arasında Cemil Meriç’i okumuş olmanın yarattığı farklılığı/üstünlüğü hissettirmek olmuş paylaşımının asıl hedefi.

Geride sadece Cemil Meriç’i sevme fikri kalmış.

Cemil Meriç’in “Mağaradakiler” kitabında Faruk Özlü’ye şöyle seslenmiş yıllar öncesinden:

“… Evet, düşünce adamı bir zümrenin emir kulu değildir. Hiçbir merkezden talimat almaz. Bir partiye bağlı olmayabilir. Ama tarihe angajedir. Yani vatandaş olarak vazifeleri vardır: belli savaşları kabul etmesi, belli tehlikeleri göze alması lazımdır. Bir devrin şuuru olmak zorundadır o. Başka vazifesi: bütün hakikatleri yoklamak, bütün yalanların maskesini yırtmak, kalabalığa doğruyu göstermek. Bazen yangın kulesindeki nöbetçi olacaktır, bazen engine açılan geminin kılavuzu. Sokakta insanlar boğazlanırken, düşüncenin asaletine sığınarak, elini kolunu bağlamak, düşünceye ihanettir.

Ergun AŞÇI


Editör: N. Cingirt