- 12.12.2011 00:00
Ülkemizin spor basının büyük bölümü cezalarda indirim yapılan yasanın
tekrar kabulünü büyük başarı olarak alkışladı. Tutukluğu süren sporcu ve yöneticilere indirim getiren bu yasa memnuniyet yarattı. Hâlbuki cumhurbaşkanı yasayı veto ettiğinde herkes AKP ve Ergenekon karşıtlığı üzerine yorumlar yapıyordu. Başbakan Fenerbahçe basını tarafından nerdeyse Fenerbahçe düşmanı ilan ediliyordu. Başbakan burada hesaplanmış bir riski alarak spor basınını ofasayta düşürdü. AKP'li milletvekillerine de istemeye istemeye yasayı onaylamak kaldı. Bu operasyondan sonra Türk futbolunun kontrolü tamamıyla Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın eline geçmiştir. Nasıl mı? Spor basının istekleri ile kendi siyasetini birleştirerek. Geçen sene Yunanistan'da gerçekleşen şike sonrasında neler olduğunu değerlendirirsek bu yasa ile Fenerbahçe'nin kurtarılması mümkün değildir. Yunanistan'da Olimpiyakos ve Kavala kulüpleri önce küme düşürülmüş sonra sadece para ve puan cezasına dönüştürülmüş UEFA'nın bastırması ile de bu takımlar soluğu 4. Amatör kümede almışlardır. Beş yıllık men cezası da cabası. Cumhurbaşkanı UEFA'nın ceza vereceği üzerine hamle yaptı ve partisini bu yöne çevirmeye çalıştı. Başbakan ise tam tersi yöne içeriye ve tribünlere oynadı ve sonuç olarak başbakanın dediği oldu. Üstelik başbakan bunu kamuoyu önünde fazla tartışmadan ve yıpranmadan, tuttuğu takımın arkasında durduğunun cümle âleme hem de hiç yıpranmadan göstermiş oldu. Futbol taraftarları takımının arkasında duran bir başbakanı takım ayırmadan severler ve delikanlı adammış payesini hiç sakınmadan verirler ve verdiler. Başbakan da eline gelen kitleleri maniple etme fırsatını kaçırmadı iktidarını perçinlerken taraftarı olduğu kulübünün arkasında duran bir başbakan imajını da imajlarına katmış oldu. Bu konu da yakın dostu Silvio Berlusconi'nin tecrübelerinden faydalanmış olabilir, Milan kulübünün sahibi olmasına rağmen başbakan olmayı başarabiliyordu. Küme düşme tüzüğündeki değişiklik ile Fenerbakçe'nin, Beşiktaş'ın küme düşürülmesinin önüne geçilmesine çabaları başlamış gözüküyor. Böyle bir şey de mümkün ancak bu UEFA'nın ülkemize vereceği cezaları daha da artırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Birçok kulübümüze Avrupa kupalarından men cezası geldiğinde Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın yeni bir hamaset dalgasına binip UEFA'ya rest çekebileceği ihtimaller dâhilinde. Diyelim ki UEFA birçok kulübümüze önemli men cezaları verdi. Necip basınımız hemen bunu milliyetçi/ulusalcı düzeyde alıp Avrupa'ya /UEFA'ya kin kusacaklardır. Başbakanımız da bu hamaseti daha da büyüterek ülkemizin bütün takımlarını Avrupa kupalarından çekelim tavrına yöneltebilir. Bu noktadan sonra basının dönüşü da kalmayacaktır. UEFA ve Türkiye arasında bu şekilde de ya da buna yakın gelişmeler olacaktır, UEFA'nın bugüne kadar yaptıklarına bakarsak. Avrupa kupalarından bütün takımları ya da bazı takımları çekilmiş bir futbol ülkesinde kulüpler finans problemleri yüzünden hükümet ile daha içi içe olmak zorunda olacaklardır. Bu tavır gerçekleştiği takdirde endüstriyel futbol Türkiye'de yeniden tanzim edilecektir. Bu dizaynda Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılacaktır, bittabi ki. Yeni futbol oluşumunu kuranlar eski futbol yapısının şevkle savunanlar sayesinde gerçekleşmiş olacaktır. Başbakanı yıpratmak isterken futbolun kontrolü altın tepsi içinde başbakana sunulmuştur. Gerçi o savunucular için durum değişmez, yağdanlık olma durumlarını yeni futbol dizaynı üzerinden devam ettirirler. Futbolun sadece futbol olmadığı hep söylenir ya bizdeki gelişmeler bütün dünyada bu konuya başat örnek olacak nitelikte.
Yorum Yap