- 8.08.2020 00:00
Sevgili dostlar İstanbul Sözleşmesinden bahseden biri eğer “kadın erkek eşitliği sağlıyor veya kadına yönelik şiddeti önlüyor” gibi ifade kullanıyorsa onu pek dinlemeyin çünkü bu iki ifade sözleşmenin içeriğini kamufle ediyor.
Bakın içinde ne var?
1-Aile fertlerinin birbirine karşı sorumluluklarını reddediyor. Baba kızına ya da eşine nasihat edemez, yanlış yaparsa ona bağıramaz; psikolojik şiddettir, şikayet konusu olsa erkek evden uzaklaştırma alabilir.
2-18 yaşından küçük kız çocuklarını Kadın olarak tanımlayıp gayri meşru beraberliği onlar için bir hak olarak görüyor,
3-Evde karı koca dışında partner adı altında üçüncü bir yabancının bulunabilmesine imkan veriyor,
4-Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ile kadın ve erkeğin insanlık tarihi boyunca yerine getirdikleri rolü değiştirmek istiyor, cinsel eğilimi kişiler için bir hak olarak kabul edip eşcinselliğe/pedofiliye kapı aralıyor.
5-Kadın erkek arasında bir sorun oluşmuşsa uzlaşmak için arabulucunun araya girmesini yasaklıyor,
6-Kadına yönelik şiddetle ilgili örf, adet, gelenek, namus ve din adına süre gelen normlara karşıdır, bu değerlerin kökünü kazmak lazım diyor.
7-Şimdiye kadar şiddeti fiziki müdahale olarak biliyorduk, buna ekonomik şiddet, psikolojik şiddet ve cinsel şiddet gibi sınırı nerde başlayıp nerede bittiğini bilemediğimiz bir hale sokuyor.
Daha içinde birçok sıkıntı var da ben bu kadarıyla yetineyim, bari midemiz bulanmasın.
Sadece bu sıkıntıları göz önünde bulundursak dahi bu sözleşmeden bir an evvel çıkmamız gerektiği gibi üstelik tamamen iptal edilip İstanbul ismiyle anılıp bu mübarek şehre leke sürmesi yüzünden kökten iptal edilmesi lazımdır diye düşünüyorum,
Gel gör ki TBMM başkanı Mustafa Şentop İstanbul Sözleşmesi konusunda şu talihsiz ifadeyi kullandı.
“Sözleşmeden çıkmayı zorunlu hale getiren bir durum olduğu kanaatinde değilim.”
Ben de Başkanıma soruyorum acaba bu toplumsal cinsiyet eşitliği neden 25 defa sözleşmede geçiyor?
Bunun kadına yönelik şiddeti önleme ile ne alakası var?
Bu sözleşmeyi savunanlar neden cinsel eğilim kavramını gizleme ihtiyacını hissedip mecbur kalmadıkça dile getirmiyorlar?
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ile kadın erkek tuvalet ve banyo birliğine kadar olan taleplerini neden saklıyorlar?
Meclis meclisse halkın taleplerine kulak kabartmak durumundadır.
6284 numaralı yasa yüzünden milyonlarca insan birbirine girdi, yüz binlerce yuva dağıldı. Ne zamana kadar buna seyirci kalacağız?
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın kafasını karıştırmak için niye birileri tereddütlü konuşuyor?
Macaristan, Rusya, Ermenistan, Azerbeycan bu sözleşmeyi kabul etmediklerine göre, Polonya bu sıkıntının farkına vardığına göre, bize ne oluyor ki bir ileri iki geri yapmak durumunda kalıyoruz?
Bence Başkan Şentop bu açıklamasını tashih edici bir açıklama yapması lazım. Yoksa tarihi bir gaf olarak kalacak bilmesinde fayda var.
Mehmet Akif Ersoy’un istiklal marşında dediği gibi;
“Ruhumun senden ilahi şudur ancak emeli,
değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.”
desek de şu anda düşman İstanbul Sözleşmesiyle sinsi bir tarzda hem mahremimize hem mabedimize müdahale ediyor.
Siz siz olun bu halka yanlış yapmayın, bu halk sandıkta bir hamle yapar, sizi sırt üstü düşürür haberiniz ola.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 41.maddesi gereği Aile yapısını korumak ve kollamak devletin göreviyken vatandaş olarak bu sözleşmenin meydana getirdiği/getireceği tahribata karşı sessiz kalamayız.
Türkiye Aile Meclisi olarak bu konuda gerekli izahı yapıyor, sorumluluğu sözün sahibine bırakıyoruz.
Selam ve selametle kalın.
Yorum Yap