Hidayet Şefkatli TUKSAL
Hidayet Şefkatli TUKSAL

Gazete: Serbestiyet.com

Bir taciz soruşturmasının serencamı

  • 13.12.2012 00:00

 Hatırlarsınız, 18 ekim tarihli “Okulda cinsel taciz” başlıklı yazımda, Ankara’da yaşayan bir öğretmen okurumun görev yaptığı okulda yaşanan ve kendisinin konuyla ilgili şikâyet dilekçelerine rağmen, (üzerinden dört ay geçtiği hâlde) müfettiş gönderilmemesi ve soruşturma açılmaması meselesini konu etmiştim. Yazının yayımlandığı gün sabah saatlerinde MEB’den arandım, konuyla ilgili bilgileri ilettim. Ertesi günü de İl Milli Eğitim Müdürü tarafından arandım. Çok nazik bir şekilde, hassasiyetim için teşekkür etti ve gereğinin yapılacağını, sonuçtan da beni haberdar edeceğini bildirdi.Şikâyetçi öğretmen arkadaş ise Teftiş Kurulu Başkanı tarafından makamına davet edildi ve o da son derece kibar bir muamele ile karşılaştı. Ancak ikimiz de, bu kibarlığa memnun olmakla birlikte, işlerin söylendiği gibi kotarılacağı konusunda endişeliydik. Nitekim endişelerimizi haklı çıkaran uygulamalar eşliğinde yürütülen bir soruşturmayı pek de şaşırmadan izliyoruz.


Öncelikle taciz içerikli bir soruşturmanın okulda psikologlar desteğiyle yapılması beklenir.
 Dedesi yaşındaki bir öğretmenin tacizine maruz kalmış ya da bundan haberdar olmuş ergenlik çağındaki çocukların bu konuları öyle uluorta konuşmalarını bekleyemezsiniz. Üsteliköğrencilerin hiç tanımadıkları ve doğal olarak çekindikleri bir müfettişle böyle mahrem ve sıkıntılı bir konuyu konuşmak durumunda kalmaları soruşturmanın selameti açısından da doğru bir yöntem değil. Ancak maalesef sözkonusu olayımızda, soruşturma hiçbir uzman desteği olmaksızın, sadece müfettiş marifetiyle gerçekleştirilmiştir. Buna rağmen müfettişe verilen ifadelerde taciz olayı dile getirilmiştir, ancak aldığım bilgilere göre; tacize uğradığını söyleyen öğrencilerin tesbiti yapılmamış, psikolojik destek almaya da yönlendirilmemişlerdir. Hâlihazırda mezun olmuş olan öğrenciler ile erkek öğrencilerin çok azının ifadelerine başvurulmuştur. Bu da soruşturmanın bir başka eksiği olarak görünmektedir.


İfadelerde taciz iddiası doğrulandığı hâlde, bu suç ile suçlanan öğretmen ve bu suçu önemsemeyip geçiştiren idarecilerin hiçbiri açığa alınmamıştır.
 Öğrenciler her gün haklarında ifade verdikleri bu öğretmen ve idarecilerle karşı karşıya gelmekte ve “korku” psikolojisi içinde yaşamaktadırlar. Benim görüştüğüm bir öğrenci “öğretmenleri ve arkadaşlarının baskısı altında olduğunu” açıkça belirtmiştir. Ayrıca öğrencilere olayı açığa çıkaran öğretmenin aleyhine ifade vermesi konusunda da baskı yapılmaktadır.

İfadelerinde tacize uğradığını söyleyen öğrencilerin aileleri durumdan ne kadar haberdar belli değil. Bu konuda MEB’in politikasının ne olduğunu gerçekten merak ediyorum. Öğrencisinin ne giyeceğini, etek boyundan kol boyuna kadar düşünen ve belirleyen bir bakanlığın, taciz gibi derin psikolojik etkiler barındıran bir suça karşı ne gibi önlemler aldığını, öğrencilerini tacizden nasıl koruyacağını ve böyle bir durum karşısında neler yapacağını sadece müfettişlerin değil, herkesin bilmesi gerekiyor.

Son bir iki cümle de, bu suçun soruşturulmasını sağlayan öğretmen arkadaş için: Aslında, her hamiyetperver insan için doğal bir görev olan bu durum, namusuna bunca düşkün ülkemizde, ne yazık ki o kadar da doğal bir görev değildir. Hatta tacizcinin değil de şikâyetçinin başını yemek, yazılı olmayan bir kural (teamül) gibidir kurumlarımızda. Ben onu MEB’in teamülcülerinin şerrine karşı önce Allah’a, sonra da Sayın Bakan Ömer Dinçer’e emanet ediyorum!


htuksal@gmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Yerel Haber (www.duzceyerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar