- 15.11.2013 00:00
Bu defa durum ciddi galiba… Baksanıza Bülent Arınç grup toplantısına katılmamış. Manisa’dan, “Manisa’nın şehzadeleri” diye tanıtılan bir grup genç katılmış toplantıya ve başbakana tezahürat yapmışlar. Komik mi desem, ayıp mı desem, hangisini desem bilemedim. Biri başbakan, öbürü yardımcısı, taraf tutmak size mi kaldı şehzadeler?
Bülent Arınç bir özür beklediğini açıklamıştı. Gerçi nasıl özür dileyecek Başbakan? Tuhaf bir durum var çünkü: Malum kızlı erkekli apart meselesi Kızılcahamam’da konuşulmuş ve bu bilgi basına sızmış. Kendisine bu konuyu soran gazeteciye Bülent Arınç, muhtemelen hukukçu kimliğiyle gördüğü arızalar sebebiyle ve belki de bunun gündeme getirilmesini engellemek niyetiyle “Hayır, konuşulmadı!” demiş. Gazeteciler durur mu, bilgiyi almışlar bir kere, tabi ki başbakana da sorarlar. Bu durumda başbakanın iki seçeneği var: Ya o da Bülent Arınç gibi konuşulmadı deyip yalancı konumuna düşecek, ya da doğruyu söyleyip sonuçlarına katlanacak… Başbakan doğruyu söyledi, “Evet konuştuk, bunlara izin vermeyeceğiz!” dedi ve hem dışarıda hem de içeride kıyamet koptu.
Ben burada –içeriğinden bağımsız olarak- başbakanın doğruyu söylemiş olmasını destekliyorum, çünkü yalan söylemek hem etik değil, hem de basına sızmış bir konuda gerçeği çarpıtmanın bir faydası yok, aksine zararı var. Başbakan bu konuşmaların gizli çekimle kaydedilmiş olabileceğini de hesaba katmıştır muhtemelen, dolayısıyla doğrusu neyse onu söyleyip, üstelik bir de bunu aslanlar gibi savunup, gazetecilere, muhalefete, sosyal medya âlemine çalım ata ata ilerlemeyi seçmiştir. Fakat olan Bülent Arınç’a olmuştur. Güya partiyi yıpranmaktan, ülkeyi yeni bir gerginlikten koruyayım derken, kendisi hoş olmayan bir durumda ortada kalakalmıştır. TRT’ye koşup içini dökmüş ve Erdoğan’a “özgül ağırlığı”nı hatırlatmıştır. Özür beklediğini de belirtmiştir. Fakat ortada bir sorun var: Başbakan ne için özür dileyecek?
Bence Arınç, hem kendisini, hem de partisini böyle tatsız bir duruma düşürdüğü için, oturup bir kez daha düşünmeli, çünkü bir siyasetçi doğruyu söylediği için özür dileyemez. Ama kendisi, gayet makul hatta takdir edilesi bir hassasiyet saikiyle bile olsa, kamuoyuna yalan söylediği için özür dilemek durumundadır. Herkes onun bu fedakârlığına saygı duymuştur ama eğer içine düştüğü durum sebebiyle şahsi itibarının zedelendiğini düşünüyorsa, bunun sorumlusu kendisidir. Bana göre bu sıkıntılı durumda başbakanın söyleyip söyleyebileceği, dünkü grup konuşmasındakilerden ibarettir:
“Elbette bu kadro içinde farklı yaklaşımlar, yanlış anlamalar olabilir, yanlış anlamaların yanında yanlış anlaşılmalar olabilir. Fakat şunu özellikle bilmenizi istiyorum, o da şudur: Dava arkadaşlığının, kardeşlik hukukunun bir gereği olarak biz meselelerimizi aramızda konuşur ve çözüme kavuştururuz. 14 Ağustos 2001’den bugüne kadar hep böyle yaptık. Her meseleyi, mümkün olduğunca kendi aramızda konuştuk. Kardeşlik hukuku çerçevesinde kendi aramızda çözdük. Pusuda bekleyenlere fırsat tanımayacağız. Heveslerini kursaklarında bırakacağız. Her bir arkadaşımın böyle bir mesuliyetle hareket edeceğine, düşmanı sevindirmeyeceğine inanıyorum.”
Arınç bu sözlerden etkilenir mi bilmiyorum ama özgül ağırlığı ne kadar yüksek olursa olsun, bu birlikteliğe halel getiren bir yola girerse, kendi de iflah olmaz, arkasından gelenleri de iflah etmez. Bunu görebilecek kadar ferasetli olduğunu düşünüyorum.
Bu krizden fırsat umanlar ayrı bir alem, oralara hiç girmeyeyim ama şu kızlı erkekli meselesi için “kadın gazeteciler takipte” grubu bayağı eğlenceli bir klip üretmişler, aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz:
Yorum Yap