İhsan DAĞI
İhsan DAĞI

Gazete: Zaman Gazetesi

Muhalefetin 28 Şubat toplantısı başarılı mı?

  • 3.03.2022 06:36

28 Şubat toplantısında amaçlanan neydi? Sadece güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş modelini açıklamak mı yoksa ‘yarının Türkiyesi’nin bugünden inşa edilmeye başladığına ilişkin bir umut ve heyecan dalgası yaratmak mı?

Sanırım siyaseten amaçlanan ikincisiydi, toplantı sadece bir ‘ürün’ lansmanı değildi. Siyasal bir anlamı ve mesajı vardı. Peki, bu başarıldı mı?

Her şeyden önce, altı muhalefet liderinin güçlendirilmiş parlamenter rejime geçiş konusunda ortak bir metin açıklaması tarihi bir andı. Demokratik bir Türkiye ülküsü üzerinde farklı siyasal kesimlerin bir uzlaşıya ulaşmasının mümkün olduğunu gösterdi. Tek adam rejimine karşı artık demokratik bir ‘alternatif model’ var. Üstelik, hayli ayrıntılı, iyi çalışılmış, uzlaşılmış mükemmel bir model bu.

Geriye bu modelin uygulamasını mümkün kılacak koşulları oluşturmak kalıyor. Peki, nasıl olacak bu? Elbette seçimi kazanarak; hem cumhurbaşkanlığı hem de milletvekilliği seçimlerini. Üstelik Meclis’te de en az 360 milletvekili sayısına ulaşarak.

Gerçekleşebilir bir hedef bu. Millet İttifakı’nın etrafında altı siyasi partinin buluşması seçimlerin kazanılması ihtimali güçlendiren bir gelişme. Bu nedenle 11 Şubat’da altı liderin ilk kez topluca bir araya gelmesi ve kısa bir deklarasyon yayınlaması kamuoyunda büyük bir heyecan dalgası yaratmıştı.  

Esas açıklamanın yapılacağı 28 Şubat toplantısına ilişkin beklenti büyüktü. İstanbul Sözleşmesi’ne dönüş öngörülmemesi şaşkınlık yaratmakla birlikte açıklanan uzlaşı metni beklentileri büyük ölçüde karşıladı. Ancak metnin sunumu için liderleri bir araya getiren toplantının siyasal ve toplumsal yankıları çok daha güçlü olmalıydı. Gerçekçi olmak gerekirse 28 Şubat toplantısı ne toplumda ne de siyaset ahalisinde beklenen düzeyde bir heyecan dalgası yaratabildi.

Mükemmel bir sistem önerisi fazlasıyla steril ve teknik bir sunum formatıyla geçmişte örneğini çok gördüğümüz yeni bir anayasa taslağı izlenimi verdi. Toplantı, altı siyasi parti liderinin Türkiye’yi dalgalandırdığı, umut ve heyecan yayan bir büyük buluşmadan çok ‘akademik’ bir konferans havasındaydı.

Liderlerin geri plana çekildiği bir ‘sunum’ ne kadar doğruydu? Hiç emin değilim bunun doğru bir yaklaşım olduğundan. Liderler imza atmaktan çok daha fazla şeyler yapmalı ve söylemeli, kararlıklarını, ortaklıklarını ve gelecek vizyonlarını açıklamalıydı. İttifakın yıldızları onlardı, misafirleri değil. Türkiye reel-politiğinde siyasal mesajlar liderler aracılığıyla topluma ulaşır, umut ve heyecanı onlar yaratır.

Sanırım sunumda ortaya çıkan durum altı liderli bir toplantının yönetim tekniğiyle ilişkiliydi. Çözülmesi gereken bir sorun bu. İttifak genişlerse ne olacak? Toplantılar, buluşmalar hep böyle mi olacak? Altı lider bir araya geldiğinde kimse konuş(a)mayacak mı? Ya da sırayla hepsi mi konuşacak?

Bunlar önemli. Bir yandan ittifakın genişlemesi konuşulur ve tasarlanırken bu tür ‘teknik’ gibi görünen ama aslında son derece yaşamsal ‘siyasal iletişim’ konularını da çözümlemek gerekir. Şimdiye dek Kılıçdaroğlu ve Akşener’in olduğu bir ittifakta bu sorun değildi ama şimdi altı liderle ‘iletişim’ nasıl sağlanacak?

Her parti ve lider eşit temsil ediliyor, edilmeli diyebilirsiniz. Bu, ittifakın uyumu için gerekli ama pratik sorunları çözmez. Önümüzde bir seçim kampanyası var. Bu kampanyada muhalefetin yüzü veya yüzleri kim(ler) olacak? Bunun cevabı, 28 Şubat görseline bakarsak yine bütün muhalefet liderleri gibi görünüyor. Ama bir siyasal iletişimci bu cevabı anlamlı bulmaz. Mesajı ve mesajın taşıyıcısını altıya bölemezsiniz sürekli olarak. Bu tür anlarda altı lider görüntüsü İttifak’ın yüzsüz kalması demektir. Dün hem toplantıya giriş yapılırken hem de sahnede Kılıçdaroğlu ve Akşener çoğu zaman ‘kadraj’a bile giremedi.

İttifak büyürken halkla ilişkiler ve siyasal iletişim yetisi disfonksiyonel hale gelebilir.

İttifak elbette eşit bileşenlerden oluşur ama pratikte iletişimi ve mesajı yönetirken ittifakın ‘ağırlık merkezi’ni tespit etmeniz gerek. Bu sorular kaçınılmaz; Millet İttifakı’nın ağırlık merkezi ne, hangi parti? Millet İttifakı’nın ana taşıyıcı kolonları kimler, hangi partiler?

Bunlara cevap vererek fikirlerinizin ve projelerinizin iletişimini gerçekleştirirsiniz. CHP seçmeni liderini göremezse, İYİ Parti tabanı Akşener’i sahnede seçmekte zorlanırsa ittifak elde olanını da kaybedebilir. Bu durum, ittifakın daha yeni partilerine de zarar verir çünkü ittifaktan beklenen sinerji doğmaz. Yani ittifakın merkezini asıl ‘taşıyıcı’ olmayan aktörlere bıraktığınızda mesajın iletişimi sağlanamaz ve büyük değişim dalgası oluşturulamaz.

Bu ve benzeri iletişim sorunları altılı yapının 28 Şubat sunumunda görünür oldu. Bunları görmezden gelmek açıklanan ‘yarının Türkiyesi’ hedefine ulaşmayı güçleştirecektir. Bu hedefe ulaşmak için muhalefet elindeki her değerli ‘oyuncu’yu her platformda sahaya sürmeli.

İnsanlar soruyor; ittifakın şimdiye kadar elde ettiği en somut başarısı olan yerel seçimleri kazanan belediye başkanları 28 Şubat’ta neredeydi? Amaç bir değişim umudu ve heyecanı yaratmaksa, bu umudun ve heyecanın yeniden kazanıldığı anın ‘kahramanları’ neden adeta saklandı?

Siyaset elbette dolu bir ‘içerik’le yapılması gereken bir iş, ama aynı zamanda bir iletişim işi.

Toplantı sonucu, ‘salonda yeni bir umut, yeni bir başlangıç heyecanı’ olduğu yazıldı. Doğrudur, salonda vardı. Peki, bu duygu ve heyecan topluma geçti mi? Tabana dalga dalga yayıldı mı? Halka ulaştı mı? Gündem oldu mu, gündemde kaldı mı? Açıkçası, ben görmedim. Toplantı sosyal medyaya bile damgasını vuramadı. Katılımcı partilerin kullandığı ‘Yarının Türkiyesi’ hashtagı sadece iki saat TT’de kaldı. Türkiye’nin en çok takipçiye sahip muhalefetin yıldız isimleri İmamoğlu ve Yavaş bu büyük toplantıya ilişkin bir paylaşım bile yapmadı.

Altılı liderler buluşmasının iletişimi çok daha etki yaratacak biçimde düzenlenmezse ‘Dağ fare doğurdu’ algısı gelişir. Öylesi olacağına bu organizasyonları yapmamak daha iyidir, böylece en azından tabanınızda hayal kırıklığı yaratmaz, rakiplerinize de rahat bir nefes aldırmazsınız.

Başa dönersek… 28 Şubat uzlaşı metni, tarihi. Artık Türkiye’nin elinde muhalefetin neredeyse tamamının ve muhtemelen iktidar seçmeninin de büyükçe bir kısmının ‘evet’ diyeceği demokratik bir model var. Ancak bu modeli uygulamak seçimi kazanmakla mümkün. Seçimi kazanmanın yolu da iktidar yanlıları gibi yapılan her şeyi ve sahnedeki herkesi alkışlamak değil. Muhalefet, yaptıklarına ve yapmadıklarına eleştirel bakmadan, gelen eleştirilere de açık olmadan açıkladığı ‘yarının Türkiyesi’ hedefine ulaşamaz.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Yerel Haber (www.duzceyerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar