- 31.03.2022 21:39
Urfa Çalışkanlar köyü Güneş mezrasından16 yaşında bir lise öğrencisi öldü.
Hele mezraysa çok olağandı, bunda ne vardı, ama ora ne Filistin ne de Ukrayna'ydı.
Lise öğrencisi sağ sağlıklı köyündeydi.
Arazisinde atış talimleri yapıldığı için köyü tehlikeliydi, ama ölümcül bir hastalığı yoktu.
Tek endişesi evin köpeği, sadık dostları o anda evde yoktu, atış talimlerinden bir kör kurşun isabet edebilirdi, hemen onu eve getirmeliydi.
Onu getirmeye gitti, geriye canlı dönemedi.
Muharrem Aksem öldü.
Öldü mü öldürüldü mü?
T24'den gazeteci Candan Yıldız 24 martta işlenen bu ölümün üstündeki kuşkulara el attı.
Çünkü Muharrem'in cesedinde eli yok, yanık izleri var.
Vali ve köyün muhtarıyla konuştu.
Yıldız sordu: "Valilik Muharrem Aksem'in cenazesinin atış talim alanının 300 metre dışında bulunduğunu iddia ediyor. Eğer öyle ise atış için kullanılan bölgenin dışında da mı silah, mühimmat kullanıldı?"
Muhtar, ayrıca köyün merasında atış talimi istemediklerini defalarca belirttiklerini ve yetkililerin dinlemediğini söyledi.
Halk, yerel yönetim de ne ki, bir asırdır belki de kurulduğundan beri "devlet ne derse ülkelerde o oluyordu".
Hele de bu ülkede!
Ceylan'ı, Uğur'u, Berkin'i, İsmail'i, düştüğü ciğeri yakan ölümleri say say bitmez.
Onlar öldüğüyle ve yarınlardan beklenti dolu ışıl ışıl bakışlarıyla kala kaldı.
Ama böyle yereli değil de tepeyi gözeten muhalefet olursa, kısmen HDP de dahil, beklentiler çürümede kaldı.
Mesela.
Mesela daha geçenlerde Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresinde Türkiye'nin yereldeki anti demokratik uygulamaları konuşuldu, oylandı.
Muhalefet o kongrede nasıl tutum aldı, muhalif basın nasıl duyurdu?
"Türkiye’de seçilmiş yerel vekillerin durumuna ilişkin AYBYK tarafından geçtiğimiz yıllarda hazırlanan tavsiye kararlarının büyük ölçüde uygulanmadığı not edildi. Karar 21’e karşı 100 oyla kabul edildi, 6 vekil çekimser kaldı."
En objektif obdusman muhalif gazeteler bile böyle verdi.
Neden?
Çünkü CHP'li belediyeler ikili konuşmalarda "bu kayyumlar ah bu kayyumlar, kahrolası kayyumlar!" derken kürsüde kayyumun doğru politika olduğunu savundu, sandıkta kayyumu destekleyen oy verdi.
Türkiye'nin kayyum politikası ezici bir çoğunlukla kınandı ama muhalefet, HDP hariç, iki yüzlü kaldı.
"Sol" pasif destekledi.
Çünkü kuyrukçu solun derdi, demokrasi değildi; önce Ak Parti yenilsin, Kürdsüzlükse zaten canına minnetdi.
Dolayısıyla gazeteler haberin açılımını yapmadı, CHP'nin çirkin politik tutumunu teşhir edecek ayrıntıya girmedi.
Ayrıntıyı veren gazete Yeni Yaşam, konuşan HDP adına toplantıda bulunan Şırnak’ın Silopi Belediye Eşbaşkanı Adalet Fidan'dı.
E şimdi Muharrem neden öldü?
Sıradaki ölüm istenmiyorsa, yaşamı çoğaltan sivil/yerel/doğrudan demokrasiyi büyütmek/çoğaltmak şarttır.
Türkiye, 1 Eylül 1988 tarihinde yürürlüğe giren Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı 21 Kasım 1988 tarihinde imzalamıştır, uygulamak şarttır.
Sermayeye/devlete rağmen!
Yorum Yap