- 21.02.2022 06:16
Şahsım devletin sahibinin emri ile 12 Eylül askeri darbesinin kurumu YÖK üniversitelerde ”baraj puanını bazı dalları ayrı tutarak” sıfırladı.
Bize YÖK’ün bu kararı İktidarın garantili “yap-işlet-devret” modelindeki uygulamasının başka bir versiyonunu yaşatacak gibi görünüyor.
Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından “Vakıf ve özel üniversitelerinin ayakta kalmaları için garantili”, “öğrenci sayısı” verildiği üzerine üniversitelerdeki barajı sıfırlattığı” iddiası tartışma konusu oldu.
Bu iddia doğru değilse YÖK üniversite barajını niye sıfırlasın?
Uzmanlar üniversitelerde barajın sıfırlanmasının iki amacının olduğuna dikkat çekiyorlar:
Bir: ”Geçen yıl vakıf üniversitelerinin baraj nedeniyle boş kaldığından bu üniversiteler çok büyük zarar ettiler.. Barajın sıfırlanması ile doldurulamayan özel ve vakıf üniversitelerin boş kontenjanının, parası olan öğrencilerle doldurulacağı.”
İki: ”Genç nüfusta görülen işsizliğin yüzde 35’ler de seyretmesinin olması. Üniversite barajının kalkması ile büyük bir oranda gençlerin üniversitede öğrenci gözükmesi, işsizlik oranının düşük gösterileceği iddiası yabana atılacak bir sav olmasa gerek.”
Üniversitelerin döküldüğünü bilmeyen yok..
Geçen yıl üniversite giriş barajı “180 ile 150” puan arasında idi..
Geçen yıl üniversite sınavına giren 2 milyon 400 bin öğrenciden,789 bin 748’i barajı aşamadı.
YÖK boş kalan özellikle de Vakıf ve özel üniversitelerin kontenjanını doldurmak için “Barajı” aşağı çektiğini hatırlatalım.
Bu kadar vakıf ve özel üniversitenin açılmasının nedenlerinden biri, özel ve vakıf üniversitelerinin “kurumlar vergisinden muaf” oldukları iddiaları!.
Bu da ayrı bir tartışmaya ve araştırmaya muhtaç bir konu.
Gelin sayısına bereket üniversite açılmasına bir göz atalım:
Cumhuriyetin kuruluşundan 2003 yılına kadar ülkede toplam açılan üniversite sayısı 71 ve bunun 23’ü vakıf üniversitesi.
AKP’nin 20 yıllık iktidarında ülkede toplam açılan üniversite sayısının 138 olması düşündürücü bir tablo değil mi?
Ülke genelinde üniversite sayımız 209.
Cumhuriyet kurulduğunda İstanbul’da 5 üniversite vardı..
Şimdi İstanbul’da 45’i Vakıf ve Özel,13’ü Kamu olmak üzere toplam 58 üniversite bulunuyor.
Bilimsel araştırmalardan ve liyakatten uzak insan yetiştiren üniversitelerin açılmasının sonucu..
Bir yılda 4 bin kişiyi profesör yaparsanız.
Dünyanın 500 en iyi üniversitelerinin arasında hiçbir üniversitemiz yer almaz..
Liyakat sahibi olmayan iktidara yakın kişileri üniversitelere rektör ve dekan olarak atarsanız, üniversiteler eş dostun geçim kapısı olur.
Prof.Dr.Engin Karadağ’ın rektörlerin akademik profili üzerine kaleme aldığı çalışmasından kısa bir kesit:
“196 rektör arasında uluslararası yayını olmayan rektör sayısı 68,yayınlanan, atıf yapılmayan rektör sayısı ise 71.Barajın kaldırılmasının amacı KKTC’de olmak üzere vakıf üniversitelerindeki boş kontenjanların dolması sağlanacak.”
Ortaya çıkan görüntü ile üniversitelerde bilimsel bir çalışmanın olmadığı ve bilim insanı olarak bilinen insanlarında bilimle bir alakasının kalmadığını gösteriyor..
Vakıf ve özel üniversitelerin açılması için asrın Reisi ve siyasal İslamcı çevreler çok büyük çaba içerisindeler ama neden; “özel İmam Hatip okullarının ve özel İlahiyat fakültelerinin açılması” için bir çalışmaları yok?
Bu sorumuz “bizim neslimizi bozdular dindar ve kindar nesil yetiştireceğiz” diyenlere gitsin.
Artık üniversite sınavına hazırlanan öğrencilerin yeteneklerini test edecekleri ve kaç puan alacakları dönemin kapandığı..
Bilimin değil biat kültürünün başladığı..
Liyakatin değil sadakatin önemli olduğu..
Ailesi varlıklı olan herkesin bir üniversite diplomasına sahip olacağı bir döneme geçilmesiyle.
Gelinen nokta:
“Baban Versin Parayı Gel Al Diplomayı.”
Yorum Yap