- 20.04.2014 00:00
Önde yalın-kılıç Başbakan parmağı ile hedefi gösterince Partizan Medya seri saldırılara geçiyor. Ancak bir sorun var; Başbakan’ın parmağı ile gösterdiği hedefi herkes kendi meşrebine göre anlıyor.
1993’te devlet, rutin dışına çıkınca, bir tane devleti kurtarmak için öldürenler dokuz tane de kendi hesaplarından düştüler. Aynısı hukuk dışında hükümet edenler ve onların saray muhafızları ve dahi mersiye yazarları için de geçerli.
Sabah gazetesinde cuma günü “Paralel Yapı’nın akademik üssü” başlıklı manşet, 17 Aralık’tan beri artık kanıksadığımız, “en iyi savunma saldırıdır” prensibine dayanan yalan haberlerden biri. Ayıp, özürlü, sahte bir haber. Tıpkı 28 Şubat sürecinde, generallerin riyaset ettiği toplantılarla merkez medyada üretilen haberler gibi. Eksiği yok fazlası var. Manşetlik haber: “Dicle Üniversitesi, paralel yapıya kadro yetiştirme üssü gibi çalışıyor” diye başlıyor ve “Başbakanlığa gönderilen bir rapora göre...” diye devam ediyor. Gazeteciliğin temel rükünleri haline gelen Kipling’in meşhur 5N1K’sındaki sorulardan hiçbiri bu manşetlik haberin içinde yok. Haberin dayanağı olan raporu kim yazmış? Nerede yazılmış? Ne için yazılmış? Hangi usullere göre nasıl yazılmış? Bu raporun dayanağı ne imiş? Mübarek sanki Etyen Mahçupyan’ın “kerameti kendinden menkul” köşe yazılarından biri. Paralellik manidar.
“Paralel” lafına hakkını vermek için kısa bir parantez açalım: Hani Etyen, yazıya herkesin ittifak ettiğini varsaymamız gereken keskin bir hükümle başlar ya. Meselâ son yazısının tamamını dayandırdığı, baştaki “AKP yetkilileri sıklıkla kendi partilerini toplumun geneliyle özdeşleştiren cümleler kurabiliyorlar” hükmünü, keramet gibi kabul etmek, bunun tam tersine “toplumun yarısını dışlayıp, ötekileştiriyorlar” gözlemini “düşman yaratarak siyaset yapıyorlar” iddiasını unutmak zorundasınız. İstisna değil değişmez bir kural: Bir önceki yazısı da bugüne kadar kimsenin aklına gelmemiş “siyaset bir şeyleri değiştirmektir” aforizması ile başlıyor, 2010’dan beri “bir şeyleri değiştirmeme” tavrını safkan muhafazakâr siyaset şeklinde ısrarla uygulayan AK Parti’ye hayatta atamayacağı taklaları attırıyor. Sabah ile paralellik ise iktidar mevzilerine yakın durmaktan geliyor olsa gerek. Demek ki gücün-iktidarın yanına yerleştiğiniz zaman muhakemeye, mantığa, gerçekliğe borcunuz kalmıyor.
Sabah’ın haberi içinde hiçbir zaman değişmeyen iktidar borusunun şablonu şu cümlede saklı: “Paralel örgüt içinde olmayı reddeden sol görüşlü, liberal veya laik Atatürkçü kimliğe sahip öğretim üyeleri tasfiye ediliyor, onların yerine yine kendilerine yakın kadrolar yerleştiriyor.” Yeteri kadar açık mı? 28 Şubat metinleri ile aynı kalemden çıkan bir metinle karşı karşıyasınız. Tuhaflık şurada: Bu cümle 28 Şubat döneminde Çevik Bir’in talimatıyla çıkan bir andıçta değil, Başbakan’ın büyük fedakârlıklarla finanse ettiği, uğrunda yolsuzluk suçlamalarına maruz kaldığı, ölümüne savaşlara girdiği anlı-şanlı havuz medyasında yayımlanıyor. Tasfiye edilenler kimlermiş: Sol görüşlüler, liberaller veya laik Atatürkçü kimliğe sahip öğretim üyeleri. Burası neresi? Diyarbakır’daki Dicle Üniversitesi. Sol görüşlüler, liberaller, laik-Atatürkçüler bu iddiayı üzerlerine alınmasınlar. Burada maksat bağcıyı dövmek.
17 Aralık’tan bu yana her gün havuz medyasında benzer haberler üretildi. Bu tek örnek bize Türkiye’deki görünen siyasî rekabetin gerisinde olup-bitenler hakkında fikir vermek için yeterli olmalı. Bu tür haberlerin değirmenini döndürebilmek için kaç kamu ihalesinin, ne miktar kent rantının bu gazetelerin kâğıtlarına, matbaalarına ve kadrolarına aktığını hesaplamaya kalkmayın. Bu sistem yürümüyor. Bu sistemin içine girenler kendi çıkarlarının hesabına düşüyor; çünkü bu sisteme aynı gerekçe ile giriyorlar. Uzun akademik tecrübem, Diyarbakır’daki gerçek hadise hakkında bir fikir veriyor. Dicle Üniversitesi’ne oldu? Rektör hanımefendi başını örttü? Hesaplar alt-üst oldu. Sonrasında neler olmuş olabileceğini tahmin edebilirsiniz.
Başörtüsü, muhafazakâr değerler, inançlar ve ideolojiler konunun dışında; saf, katıksız, çıplak bir güç ve çıkar savaşı bu. Gerisi teferruat.
Yorum Yap