Mümtazer TÜRKÖNE
Mümtazer TÜRKÖNE Gazete: Zaman GAZETESİ

Algılar da iktidarlar gibi gelip geçerler

  • 29.07.2014 00:00

 Bayramlar biraz da gelip geçenleri hatırlamak için. Bizler, Ortadoğu’da tırmanışa geçen Selefî anlayıştan farklı olarak ölülerimizle birlikte yaşarız.

Âdetimizdir; Anadolu’nun bir kısım yerlerinde arife günü, bir kısım yerlerinde ise birinci günü sabahtan bayramlaşmaya önce toprağın altındakilerle başlarız. Geçmişi olmadığı için geleceğini bir türlü kuramayanlar zaman geçtikçe silikleşen, ama hep hayatımızın içinde merkezî roller üstlenen bu hayallerin vazgeçilmez önemini idrak edemez. Onlar, yani toprağın altındakiler, sadece geçmişte kalan hatıralar değil, hiç aklımızdan çıkmaması gereken fena duygusunu diri tutan canlı sembollerdir aynı zamanda. Bir günden sonra hepimiz, dün sabah ziyaret ettiğimiz mezarlıklardan birinde bayramlaşmak için ziyaretçi bekleyeceğiz. Her şey fani, tahtlar da, taçlar da, iktidarlar da... Bizler toprağın altına, onlar da tarihin tozlu sayfalarına birlikte gömüleceğiz.

İnsanlar neden gücün ve iktidarın peşinden bu kadar hırsla koşar? Bu kadar kanlı, bu kadar acımasız, bu kadar vefasız bir oyun insana ne kazandırır? Mesele zenginlik ve şöhret ise başka şekilde de elde etmek mümkün. Doymak bilmez güç ve iktidar arayışının en temel sebebi şu sade insanî duygudan, fena duygusundan uzaklaşma isteğidir. Elinizde o kadar güç var iken ölüm aklınıza neden gelsin? Bu isteğin zirvesi ölümsüzlük duygusudur; muktedirlerin firavunlaşması, yani tanrılaşması bu yüzdendir. Firavunlaşma, tanrılık iddiasının kendisini zulümle göstermesidir. Yaşatmaya takatiniz yetmiyor; ama yok etmek için elinizde büyük bir güç var. Ne kadar yok ederseniz o kadar tanrılığınızı gösterme ve kendi gücünüzü hissetme imkânına sahipsiniz. Firavunlar neden hep zalim olmak zorundadır? Çünkü iktidarlar elinde tuttuğu gücü en fazla zulmederken hisseder.

Karizma iddiası, tanrılaşmaya giden sapkın yolun en masum görünen biçimidir. Şöyle diyor karizma sahibi: “Ben söylemiyorum; beni sevenler bende olağanüstü yetenekler görüyor.” Ancak iş burada bitmiyor; başkaları bu kadar meziyet görünce karizma sahibi yavaş yavaş ayaklarını yerden kesmeye ve uçmaya başlıyor. Yıllarca ayağınızı hep yumuşak kırmızı halılara basarsanız, toprağın sertliğini de bir gün içine gireceğinizi de unutmaya başlarsınız. Hiçbir fani, insanüstü yeteneklerle dünyaya gelmez. Bir fanide insanı aşan nitelikler bulmak, en hafif haliyle Allah’a şirk koşmaktır. Karizma iddiası, denetimsiz ve sorgulamasız bir iktidar arayışıdır. Karizma bir insanın sahip olduğu özelliği değil, siyasî olarak oluşturulmuş bir algıyı gösterir.

Hepimiz faniyiz; iktidarlar ve algılar da öyle. Bugün yıllar boyu oluşmuş bir algının son demlerini yaşıyoruz. Bir çözüm ararken, seçimimizi yaptık. Seçtiğimiz, bu sefer algı oluşturmaya girişti. Elindeki propaganda araçlarını çekip alsanız; onu seçtiğimiz başlangıç yıllarının şartlarına ve imkânlarına geri götürseniz bugünkü iktidar kaç gün ayakta kalır? Karizma kaç günde dağılır?

Bizim beklentilerimiz hep aynıydı: Hukuk içinde, hayatımızdan ve özgürlüklerimizden emin biçimde yaşamak. İktidar zaman içinde değişti. Elinde tuttuğu güç rakipsiz hale geldikçe, daha fazlasını istedi. Bugünün iktidarı, dört yıl öncesinin iktidarı mı? Demokrasi ve özgürlükleri kıstas alarak tarttığınız zaman, terazide ağırlığı kaldı mı? Ortak ahlakî değerlerinizin somut olaylarla test edilmesini dört yıl geriye giderek gözden geçirin. İnsanî ve İslâmî ölçüleriniz? Aynı kıbleye yönelmek, aynı inanca mensup olmak bugünün iktidar sahiplerini kendinize yakın hissetmeniz sizin için bir anlam ifade ediyor mu?

Hangi değerler, hangi ahlâkî ölçüler iktidarı ayakta tutuyor? Çoğunluk, yani sayılar mı? Sayılardan elde edilen gücün acımasız kuralları dışında, iktidara yön veren bir pusula var mı?

İnsan fani, iktidarlar geçici. Sabun köpüğü gibi bir anda esecek rüzgârla yok olmayı bekleyen algılar da öyle. İktidar koltuğunda kimsenin yanına yaklaşamadığı mağrur bir güç yükseldi. Ama artık sadece ve yalnızca bir algıdan ibaret. Öyle bir geçicilik hissi uyandırıyor ki; algı sadece zulüm üreterek kendini sürdürebiliyor.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Yerel Haber (www.duzceyerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar