Mümtazer TÜRKÖNE
Mümtazer TÜRKÖNE Gazete: Zaman GAZETESİ

Zorba

  • 10.08.2014 00:00

 “Seçimle iş başına gelen tiranlar”, Eski Yunan demokrasisinin icatlarından biri. İşler sarpa sarıyor, içerde ve dışarda sorunlar büyüyor, her kafadan bir ses çıkıyor.

Demokrasi yavaş işleyen ve maliyetli bir siyasî düzen; uzun tartışmalarla vakit kaybederken düşman dayandığı kapıdan içeri girebilir ve her şey yok olabilir. Bu şartlar altında aralarından birini belirli bir süre “tiran” olarak seçip, bütün yetkileri kayıtsız ve şartsız ona devrediyorlar. Tiran, modern devlette bizim yasama, yürütme ve yargı olarak ayırdığımız egemenlik yetkilerini tek başına kullanıyor. Tek kişinin, yasaya uymayan zorba yönetimine tiranlık adı veriliyor. Süratli hareket ettiği ve disiplini sağladığı için işler bazen yoluna giriyor. Süresi bitince, sıradan bir vatandaş gibi tarlasının, bahçesinin başında hayatının geri kalanını tamamlamak üzere geri dönüyor; kurallar gereği kimse yaptıklarından dolayı ondan hesap soramıyor.

Modern demokrasiler, bu “zorba” çözümü de, kişisellikten çıkartıp yasalara bağladı. İşler çok mu kötü? Olağanüstü hal veya sıkıyönetim düzeni içinde demokratik bazı hakları yasayla sınırlandırıp güvenliğinizi artırabilirsiniz. Bir ölçüde kurallarla işleyen bir tür zorbalık ortaya çıkıyor. Normal şartlar altında kimse malınıza dokunmaz iken, savaş başladığında işe yarar her şeye el konulabilmesi gibi.   Her halükârda “zorba yönetim” ile “kötü şartlar” arasında mecburî bir sebep-sonuç ilişkisi var. Ülke tehlike içinde; içeride ve dışarıda düşmanlar var. Yoksa icat edecek gücünüzün ve medya araçlarınızın olmadı yeterli. Daha fazla yetki isteyen politikacı, “kötü şartlar”ı bahane ediyor. Zorbalığın kendini tüketen paradoksu da işte bu mecburî ilişkiden çıkıyor. Akıllı, çevik ve hızlı karar verebilen ve hiçbir güç tarafından engellenemeyen tiran, düşmanlarınızdan daha büyük bir tehlikeye dönüşüyor. Çünkü ülkenin sahip olduğu her şeye yönelik en ciddi tehlike ondan geliyor.  Birincisi zorbanın iş başında kalması için hep tehlikeler lâzım. İkincisi zorbanın keyfî yönetimi toplum hayatının, bir siyasî düzenin bir ekonomik pazarın güven içinde işlemesi önünde en büyük engele dönüşüyor; bizatihî kendisi bir tehlike oluşturuyor. Zorba sıkıştıkta daha fazla kural çiğniyor ve kural tanımaz şekilde elindeki denetimsiz gücü rakiplerini ortadan kaldırmaya teksif ettiği zaman düşmanların veremeyeceği büyük zararları ülkesine vermeye başlıyor.

Bu sefer zorbayı var eden dinamikler tersine dönmeye başlıyor. Tiran kendisini yükseklere çıkaran aynı çarkların arasında ezilip ufalanıyor. Tek çaresi kalıyor: Kurallara uymak. Sadece hem onun hem de ona destek verenlerin anlaması zaman alıyor.

Devlet gücü ile bankalara savaş açıldığı, hassas soruşturmalar yürüten emniyet mensuplarının casuslukla suçlandığı, kanunlarınızda yer almayan “paralel” suçlaması ile cadı avının yapıldığı, demokrasinin eşit ve adil rekabet kurallarının işlemediği bir ülkede hiç kimse güvende değildir. Karşınızda duran sorun, devlet gücünü zorbaca kullananlar ile bu zorbalığa muhatap olanlar arasındaki mücadele değildir. Zorbaya dokunulmazlık sağlayan kanun, herkesin hukukunu çiğnemeden çıkartılamaz. Taşlar bağlanmış ve köpekler dışarı salınmış ise her an biri gelip bacağınızı ısırabilir. Bir banka devlet zoru ile batırılırsa sadece bankalar değil piyasalar da çöker. Cadı avı başladığı zaman, bahçesinde komşusunun tavuğunu gören “cadı” ihbarında bulunmaya başlar. Zorbalık daha çok yalan, daha çok entrika, daha çok hırsızlık, daha çok ahlaksızlık üretir. Sonunda zorbayı getiren götürmeyi de bilir.

İki temel sorumuz var: Kim yönetecek ve nasıl yönetecek? Sandık, birincisine karar veriyor. İkinci sorunun cevabını hepimizin mutabık olduğu kurallarda aramamız gerekiyor. Kurallar sadece yönetilenleri değil yönetenleri de koruyor. “Seçimle iş başına gelmiş tiranlar”ın da, süresi bitince huzur bulabilmek için bu kurallara ihtiyacı var.

Zorbanın gücünü tevarüs edenler, onun kişisel keyfiliğini de sürdürmek zorunda mı? Güneşle ayı gökyüzüne birlikte asmak kadar zor bir iş. Ya güneş olacaksınız, ya da karanlıkta yükselen bir ay. Sadece karanlıkta...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Yerel Haber (www.duzceyerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar