Mümtazer TÜRKÖNE
Mümtazer TÜRKÖNE Gazete: Zaman GAZETESİ

Çemberin dışında imam-hatip var mı?

  • 2.09.2014 00:00

 Mesele çok ciddi, çok ağır, duygusal çağrışımları çok zengin; bir savaş bayrağı gibi kışkırtıcı ve toplumun-siyasetin uçsuz bucaksız münbit alanlarının kayda değer bir kısmını işgal eden çok esaslı bir mesele.

Bu mesele yeni öğretim yılı başında çevrenize kayıt yaptıracağınız okulla sınırlı bir eğitim meselesinden ibaret değil, devletin-toplumun-siyasetin kesişme alanında yer alan ve din-siyaset ilişkisine dair her zorluğu peşi sıra sürükleyen dev bir mesele. Şöyle düşünün: Toplumun din eğitimi talebini karşılamak için imam-hatipler dışında; doğal olarak devletin dışında bir yol bulsak, bir yığın tüketici, yıpratıcı tartışmadan ve kavgadan bir kalemde kurtulmuş olmaz mıyız? İmam-hatipler eğitim sistemi üzerinde bir yük mü? Evet artık bir yüke dönüştüler. Dün, toplumun devletle uzlaşma köprüsü ve eğitimin ve toplumun ilerlemesinin temel dinamosu olan bu okullar, bugün eğitim sistemini kilitleyen, sadece geleceğimizi değil, siyasî alanı da rehin alan ağır bir yüke dönüşmüş durumdalar.

İçi boşalmış, üstlendiği misyon ters-yüz olmuş imam-hatip markasına, bir okul asabiyesi ile sahip çıkanların, ne işe yaradığı hakkında fikir sahibi olmadıkları bir davayı sürdürenlerin, bugünün imam-hatiplerinin dününkiler ile hiç alâkası olmadığını anlamaları için çevrelerine bakmaları yeterli.

Takıntılar, önyargılar, okul asabiyesi, hükümet politikasına kayıtsız-şartsız destek verenler ile “imam-hatip düşmanı” yaftasını yiyerek tartışmak çok zor. Yine de bu esaslı sorun konusunda herkesin bildiklerini gözden geçirmesi ve çemberin dışına çıkması lâzım. Çember dediğimiz ne? Bu kadar sorgusuz-sualsiz benimsenen bir tezat ancak fıkralarla yerli yerine oturuyor.

Tımarhanede yemek vakti. Bir grup deli tebeşirle çizilmiş bir çemberin içinde yere yatmış kıvranıp duruyor. Masada tek başına oturmuş rahat rahat önündekileri atıştıran delinin, “burada ne oluyor?” diye soran doktora verdiği cevap durumu açıklıyor: “Çemberin altından geçmeye çalışıyorlar; ‘sadece çizginin altından geçenler yemek yiyebilir’ diye kural koydum da.”

Bu fıkra yetmiyorsa ikincisi: Deliler, tımarhaneden firar etmek için plan yapmışlar. Plan son derece basit. Birinci kapıyı yüklenip kırarak açacaklar, ikinci kapıyı da ve son olarak üçüncü kapıyı da aynı şekilde. İlk iki kapıyı planladıkları gibi kırıyorlar. Sonra? Bakıyorlar üçüncü kapı yok ve dışarıdalar. Planı uygulayamadıkları için hep birlikte tımarhaneye geri dönüyorlar.

Aynı durumu anlatan son fıkra çok bilindik bir temayı içeriyor. Delinin biri kuyuya bir taş atmış, yüz akıllı çıkartamamış. Oradan geçen biri deliye “bunlar ne yapıyor böyle?” diye sormuş. Delinin cevabı: “Elimdeki taşı kuyudan çıkartmaya çalışıyorlar.”

İmam-hatipler (aynı şekilde ilahiyat fakülteleri), engin İslâm düşüncesinin, İslâm medeniyetinin eğitim alanındaki birikimin değil, Takrir-i Sükûn dönemine ait bir Devrim Kanunu’nun eseri: 1924 yılında Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile “küşad” oluyorlar. Amaç, din eğitimini devlet tekeline alarak toplum üzerinde kontrol alanını genişletmek. Demokrasiye geçişle birlikte, devletiyle kavga etmeden ihtiyacını karşılamak isteyen toplum, bu modelin etki alanını genişletiyor. Bu okullar sayesinde başka türlü resmî eğitim fırsatı bulamayan nesiller yükselme ve toplumun zirvesine çıkma imkânı buluyor. Devletin izni ve onayı ile yürüyen bu uzlaşma her zaman en hararetli siyasî tartışmaların odağında bulunuyor. Sonra toplum kendi ayakları üzerinde duruyor ve bu okullara olan ihtiyacı sivil yollardan daha sıcak ve daha etkileyici yöntemlerle karşılamaya başlıyor. Bugün imam-hatiplerin karşılayacağı genel bir din eğitimi talebi bulunmuyor. Kısaca toplum çemberin dışına çıkıyor ve kendi hükümranlık alanını ilan ediyor. Bugün resmî din eğitimi alanını genişletmenin, altından geçilecek daha geniş bir çember çizmek dışında; yani devletin toplum üzerindeki gücünü ve egemenliğini genişletmek ve sivil toplumu tımarhanede tutmak dışında hiçbir anlamı yok.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Yerel Haber (www.duzceyerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar