Mümtazer TÜRKÖNE
Mümtazer TÜRKÖNE Gazete: Zaman GAZETESİ

‘Ölüm tutkunları’

  • 23.09.2014 00:00

 “Ey İslâm davetçileri, ölüm tutkunu olunuz ki size hayat bağışlansın.” Bu cümle, Abdullah Azzam’ın vasiyetinden alınma.

Şeyh Abdullah Yusuf Azzam (1941-1989), aslen Filistinli bir fıkıh doktoru. Bugün adından sıkça söz ettiren el Kaide, IŞİD, Nusra gibi Cihatçı Selefî örgütlerin “aziz” mertebesine yükselttikleri bir isim. “Afgan cihadı” hakkında yazdığı kitap, Seyyid Kutub’un meşhur “Yoldaki İşaretler”i ile aynı ihtiramı görüyor. IŞİD’e dünyanın her yerinden gelen gençlerin ezberledikleri, kanlarını kaynatan, ölmeye ve öldürmeye sürükleyen zemberek bu kitabın içinde mevcut keskin bir ideolojiyi damardan zerkediyor. Temel anahtar yukarıdaki cümlede geçen “ölüm tutkusu”. “Ölüm tutkusu” hem ölmeyi hem de öldürmeyi içeriyor. Karşılığında bağışlanan hayat ise herhalde bu dünyadaki hayat değil. İşin özü, şayet Müslüman iseniz, yapmanız gereken tek şey var: Elinize silahı alıp savaşmak. Ne için, nasıl, kime karşı, hangi amaçla gibi soruların hiçbir anlamı yok. Azzam’ın verdiği hüküm kesin: “Elinde tüfek bulunmadan Allah-u Teâlâ’ya kavuşan herkesin Allah’la günahkâr olarak karşılaşacağını görüyorum.” Devamı şöyle geliyor: “Artık ey Müslümanlar sizin hayatınız cihaddır. Hedefiniz cihaddır. Var oluşunuz, akıbetiniz cihad ile alakalıdır. Ey davetçiler, sizler silahlarınızı omuzlamadıkça, Tağutların mülkünü, kâfir ve zalimlerin mülkünü darmadağın etmedikçe, sizin hiçbir değeriniz yoktur. Cihadsız, savaşsız, kansız, sakatsız, Allah’ın dininin muzaffer olacağını zanneden kimseler bu dinin tabiatını idrak etmeyen kimselerdir. Onlar vehme kapılmışlardır. Davetçilerin heybeti, davetin şevketi ve Müslümanların izzeti savaşsız olamaz.”

İnsanı ölüme sürükleyen keskin ideolojik metinlerin hepsi, Azzam’ın bu retorik metni gibi duygulara seslenir. Bir Cihatçı’nın “Ölmem veya öldürmem ne işe yarayacak?” sorusunu sorması bile günah sayılır. Ondan istenen tek şey, elde silah ölmesi veya öldürmesidir. Çok fazla şey bilmenize gerek yok; Kur’ân’ı ve Allah’ın emirlerini sadece Tevbe Sûresi beşinci ayet ile sınırlamanız yeterli: “Haram ayları çıktıktan sonra, müşrikleri nerede bulursanız öldürün...”

İslamcı veya Cihatçı olmanız gerekmiyor; benim gibi gençliğini keskin ideolojik çatışmaların içinde geçiren nesil için bu retorik çok tanıdık olmalı. Ölümü yeteri kadar yüceltip, her şeyin sebebi ve gayesi haline getirdikten sonra savunduğunuz fikirlerin de pek fazla önemi kalmıyor. Ölüm, simsiyah yüzüyle her yeri kaplıyor; boşluk bırakmadan her soruya cevap veriyor. Biraz zaman geçip, birkaç “şehid” veya “aziz” edinme imkânı bulursanız geri kalan bütün boşlukları onların destansı hikâyeleri kapatmaya yetiyor. Azzam’ın yazdıklarına asıl gücünü veren de, zaten bir “şehid” olması.

Rehine sorunu çözüldükten sonra, zihnimiz ve kalemimiz üzerindeki rehin de kalkmış oldu. Türkiye ve tabii bölgemiz daha yıllar boyu devam edecek bir şiddet tehdidi ile karşı karşıya. Bu tehdidi yakından tanımak ve çare üretmek zorundayız. Harcıâlem genellemelerle, kısır politik çekişmelerle harcanmayacak bir dikkat ve birikim gerekiyor. İslâm dünyasındaki şiddet neden Selefîliğin taban tuttuğu yerlerde yükseliyor? Bu kadar basit, sade ve düz bir İslâm yorumu, sadece silaha ve şiddete tapan daracık bir iman anlayışı neden bu kadar kolay taraftar buluyor? İslâm dünyasının çağlar boyu özenerek geliştirdiği medeniyet neden hiçbir işe yaramıyor?

IŞİD, ezilmiş ve umutsuz kitlelerin inancını silahla doğrultup, oradan bir devlete ulaşmaya çalışıyor. Mukayeseleri objektif esaslara dayandırmalıyız. AK Parti’nin ideolojisi ve kadroları ile IŞİD arasında bağ kuranlar kılı kırk yarmalı. IŞİD, silahlı bir din yorumundan devlet çıkartıyor; bizde ise din Kemalistlerden intikal eden araçlarla devletleştiriliyor. Devletleştirilmiş din, Selefi terörle baş edebilir mi? Ölümü yüceltenlere karşı, sulhu ve birlikte yaşamayı yücelten ve üstelik tarih boyunca kendini kanıtlamış bir yoruma ihtiyacımız var. Bu yorumu yükseltecek Sivil İslâm, devletin gadri altında ezilirken bu şiddet salgını ile nasıl baş edeceğiz?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Yerel Haber (www.duzceyerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar