Mümtazer TÜRKÖNE
Mümtazer TÜRKÖNE Gazete: Zaman GAZETESİ

Erdoğanın yeni rakibi

  • 16.10.2014 00:00

 Siyaset aşırı kişiselleştiği zaman, geleceği öngörmek için mecburen kişiler üzerine yoğunlaşmanız gerekiyor.

Toplumun, ekonominin, siyasetin temel dinamikleri kişilerde somutlaşıyor; bir tek kişinin tercihi her şeyi sollayıp ülkenin kaderini belirliyor. Hükümet'in ortak eseri olarak Ali Babacan'ın geçen hafta açıkladığı Orta Vadeli Program'ın kaderini Erdoğan'ın tutumunun belirleyecek olması gibi. Ekonomi kırılgan, yapısal reformlar şart. Ekonomi yönetimi dersini iyi çalışmış; ancak Erdoğan'ın etrafını saran Rantiyecileri aşmaları ve iki ucu pis değneği Erdoğan'ın eline tutuşturmaları gerekiyor. Bütün kamu kaynakları bu Rant Oligarşisi'nin aşırı verimsiz tekelinde iken ekonominin büyümesi, finans sektörünün kırılgan dengelerini koruyabilmesi imkânsız. Engel kim? Erdoğan. Demek ki ülkenin kaderi Erdoğan'ın iki dudağının arasında.

Peki Erdoğan'ın derdi ne? Yine mesele siyasetin kişisel boyutuna gelip takılıyor. Erdoğan gücünü korumak ve sürdürmek istiyor. Basiretli bir girişimcinin kâr peşinde koşması gibi, o da kaybetmekte olduğu gücün peşinde. Cumhurbaşkanlığı makamında oturup liderlik iddiasını sürdürebilmek için, anayasada yazılı olanların üzerine çıkıp fiilî bir güç alanı oluşturmak zorunda. Hâlâ partisinin lideri gibi, CHP, MHP ve HDP liderlerine lâf yetiştirmesi ve polemikler icat etmesi bu yüzden. Gücünü göstermek için rakibe ihtiyacı var. Gereksiz ve lüzumsuz boy gösterdiği parti mitingleri de bu yüzden. Muhtevası "devlet sırrı" olan Kırmızı Kitap'a Hizmet Hareketi'nin de dahil edileceğini iddia etmesi sırf polemik mevzuu icat etmek için. Ne de olsa açıklaması suç olan bir konuda koca Cumhurbaşkanı'na çıkıp da "yalancının!" veya "sıkıysa göster!" diyemeyeceğinizi biliyor.

Erdoğan'ın şiddetle bir rakibe ihtiyacı var. Meclis'teki muhalefet partilerinin liderleri bu ihtiyacı karşılayamaz. Eşit şartlarda değiller ve Erdoğan sıkışınca Cumhurbaşkanlığı'nın 16 yıldızlı forsunun arkasına sığınıyor. Öbür taraftan Erdoğan'ın kişisel temposunu tutturabilmek için rekabet edeceği ve kendini karşılaştıracağı boyuna uygun bir rakibe hemen şimdi ihtiyacı var. Kim bu rakip? Erdoğan'ın karizmasını geriletecek, ondan bir şeyleri söküp alacak, onun liderliğine rakip oluşturacak kim var?

Ahmet Davutoğlu değil mi? Erdoğan'ın Marmara Üniversitesi'nde yaptığı konuşmayı bu gözle değerlendirmeyi deneyin.

Davutoğlu'nun yıllarca talebelerine siyasî tarih derslerinde anlattığı konulara benzemiyor mu? Erdoğan'ın camdan yani ‘prompter'dan okuduğu bu ders konularını Davutoğlu amfilerde gözü kapalı defalarca anlatmıştır. Erdoğan düpedüz Davutoğlu'na öykünüyor, onunla rekabete girişiyor. Peki, becerebiliyor mu? Kişilere yüklediğimiz anlamlar üzerinden ülkenin kaderini bu soru belirleyeceği için cevap çok önemli. Bana kalırsa beceremiyor.

Meselâ Kut Zaferi'nin tarihi 7 Aralık 1915 değildir. Erdoğan'ın verdiği tarih kuşatmanın başladığı tarihtir, İngiliz Ordusu Halil Paşa'ya 29 Nisan 1916'da teslim olmuş ve bu tarih Cumhuriyet döneminde bile uzun süre Kut Zaferi olarak kutlanmıştır. Lawrence Cihan Harbi'nin magazin figürlerinden biridir; tarihçilerden ziyade casus hikâyesi peşinde koşanların merakını celbeder. Tarihten ders çıkartmak isteyen Lawrence yerine, Kut Zaferi'nden tam 40 gün sonra başlayan Arap ayaklanmasına ve bu ayaklanmanın lider kadrosuna eğilmelidir. Filistin hezimetinin arkasında bu ayaklanma vardır. Bugün Erdoğan'ın söz söyleyemediği Suud sülalesi ve Körfez'de teşrik-i mesai yaptığı refikleri işte bu lider kadronun torunlarıdır. Altınlar mı? İngilizlerin o gün dağıttığı altınların aynısını bugün işte bu adamlar dağıtıyorlar. Acaba kime dersiniz?

Konuyu fazla deşmeyelim; zira Davutoğlu'nun bu örtülü rekabetin farkına varması siyasî olarak pek yakışık almaz. Erdoğan hiç bilmediği konularda, sırf Davutoğlu'nu taklit etmek için konuşmaya devam edecekse, bu durum bize sadece Erdoğan'ın çabalarının istikametini gösteriyor. Hatırlayın cumhurbaşkanlığı seçiminde rakibi İhsanoğlu'nu yabancı dil bildiği için bile eleştirmişti; beceremezse çabası tahfife dönüşebilir. Kim bilir belki de becerir. Bize Erdoğan'ı yeni rakibine göre ölçüp-biçmek ve öngörülebilir hale getirmek düşüyor.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Yerel Haber (www.duzceyerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar