Mümtazer TÜRKÖNE
Mümtazer TÜRKÖNE Gazete: Zaman GAZETESİ

Gerileyen dindarlık

  • 15.01.2015 00:00

 Eski Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’nun, dün Hürriyet’te Ahmet Hakan’a söyledikleri, belli ki üzerinde çok düşünülmüş sözler.

Özetle dinin görünürlüğünün, sembolik ağırlığının arttığını; ancak dindarlığın azaldığını dile getiriyor. Bu tespitleri onun dile getirmesi birkaç açıdan önemli. Birincisi, Bardakoğlu, otoritesi müsellem bir fıkıh alimi, delilleriyle kitabın tam ortasından konuşmaya selahiyetli. İkincisi, AK Partili yılların yarıdan fazlasında (2009’a kadar) Diyanet İşleri Başkanlığı makamı onun uhdesinde idi. Din ve dindarlık ekseninde Türkiye’de yaşanan değişimi kuşbakışı kısmen tayin ama bütünüyle tespit imkânına fazlasıyla sahip oldu. Son olarak makamının mehabetini koruduğu ve Diyanet’in İktidar taleplerine göre şekillenmesine ve politize olmasına direndiği için görevden ayrılmak zorunda kaldığı yeteri kadar biliniyor. Din eksenli hararetli tartışmaların bütünü için insaflı ve vicdanlı bir dayanak noktası arayanlar Bardakoğlu’nun sözlerini mutlaka dikkate almalı.

Dinin aslî hüviyetinden uzaklaştığını söylüyor önceki Diyanet İşleri Başkanı. Sebep, “ideoloji ile İslâm’ı, siyaset ile İslâm’ı özdeşleştiren” bir dilin hegemonyası altında kalmamız. Şayet Müslüman iseniz, hangi siyasî görüşe sahip olacağınız, hangi ideolojiyi benimseyeceğiniz ve hangi partiye oy vereceğiniz belli. İnancınızı başka ideolojilerle yarıştırınca, dinî söylem bütünüyle hayatın her alanına tahakküm eden bir ideolojiye dönüşüyor. Asıl amaç dinin yüceltilmesi değil; “herkes dinden kendini meşrulaştıracak veya ötekini dışlayacak argümanlar seçme yarışına girdi.” Böyle olunca toplumsal, ekonomik ve siyasî alanda kavgalar din üzerinden veriliyor. Bardakoğlu’nun şu cümlesi problemlerin esaslı tarifini veriyor: “Bireye özgürlük alanı bırakmak şöyle dursun, kimi sevip kime karşı olması gerektiğine kadar inen ‘prototip Müslüman’ modeli sunuldu.” Bahsettiği dinin önce siyasallaşması, sonra bir iktidar payandasına dönüşmesi ve nihayet kalıcı olması için hayatın her alanını belirleyen totaliter bir ideoloji haline gelmesi. Alın size son üç yılın aşırı siyasallaşmış din görüntüsü. Dikkat edin, siyasetin dinî bir renge bürünmesi değil, dinin basit bir siyasî manivelaya dönüşmesi, araçsallaşması söz konusu olan. Gündelik siyasetinizi, parti politikanızı, reelpolitikten kaynaklanan zaruretlerinizi dinî bir argümana dayandırmaya başladığınız anda; din, birliğin ve barışın kaynağı olmaktan çıkar düşmanlığın ve şiddetin bahanesine indirgenir. Yolsuzluklara dinden kılıf bulmaya, iktidarın siyasî manevralarını dine dayandırmaya kalkanlar hem Müslüman vicdanına hem de dinin ezelî ve ebedî saygınlığına zarar vermeye giriştiler. Allah’tan din onların tekelinde değil; dinin sivil  gücü hep daha önde ve daha derinde topluma rehberlik ediyor.

Din birleştirir ve bütünleştirir; huzuru ve barışı inşa eder ve insanlar Allah’ın ipine sarılarak selamete ulaşır. Kavganın, gürültünün, gücün ve iktidar hırsının, kibir, öfke ve şiddetin egemen olduğu siyasal alan ise her zaman böler ve inananları birbirine düşman eder. Türkiye özellikle son bir yıl içinde dinin siyasal amaçlarla, yolsuzlukları meşrulaştırma adına aşırı yozlaştırılmasına sahne oldu. Bardakoğlu “dinden kazanıp, dünyaya yatırıyorlar” eleştirisi ile son zamanların paradoksunu dile getiriyor. “Yolsuzluk ve hırsızlık” arasındaki farkın üzerine iktidara meşruiyet inşa etmeye kalkan Hayrettin Karaman’ın olduğu yerde, din dünyalık yolları açan ağır bir iş makinesine dönüşür. Halbuki kamu gücünü kullanarak yolsuzluk yapan, hırsızlıktan daha ağır bir suç işlemiştir. Çünkü hırsızın elinde bir de devlet gücü bulunmaktadır. Gaspettiği servet, bir şekilde kamuya ait olması gereken servettir. İhalelerden alınan komisyonlar da, bağışlar da hangi amaca hizmet ederse etsin, o servetin gerçek sahibinin verdiği yetki dışında ele geçirildiği için yolsuzluk, yani kamu erkinin devreye girdiği hırsızlıktır. Bu basit muhakemeyi yürütemeyenin verdiği hiçbir hükme güvenemezsiniz.

Son yıllarda iktidar katında din istismarı çok pervasız yapıldı. Sonuç: Bardakoğlu’nun dediği gibi, bütün şaşaalı laflara ve görüntülere rağmen dindarlık geriye gitti.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Yerel Haber (www.duzceyerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar