Namık ÇINAR
Namık ÇINAR

Gazete: Taraf GAZETESİ

AVM’lere neden bu kadar âşıklar

  • 10.06.2013 00:00

 Ya da, bu denli çok AVM yapma manyaklığının sebebi ne?

Çünkü AVM, arsa/inşaat rantiyesi ile işbirliği içinde olmak suretiyle aniden çıkagelen küresel markalar tarafından, hani çocukken seyrine doyamadığımız bir karınca yolu gibi kendiliğinden, yüzlerce yılda oluşmuş geleneksel “çarşı”nın ele geçirilmesi operasyonunda kullanılan bir “darbe” aracı olmuştur.

Bu özelliği bakımından emperyalisttir.

On beş yıl boyunca İstanbul’un en popüler beş AVM’sinde işyerlerim oldu benim. O yüzden bu işletmelerin ciğerini bilirim.

İlk açıldıklarında sayıları üç beşken, hem geleneksel piyasanın kendisine çekidüzen vermesi için örnek olmaları, hem de rekabeti kamçılamaları açısından pek fena gözükmüyorlardı.

Ne ki, uyuşturucular da sanırım böyle bir şeydir; acıdan önce haz verirler.

Bunların temel sömürgenlik stratejisi, kentin çarşılarına gökten zembille inmek şeklinde müdahil olmalarıdır.

Yani mevcut piyasaların erişemedikleri yerleri tıkamak ya da yeni yerleşimlere hayat vermek üzere değil, doğrudan doğruya o çarşıların kalbine çöreklenerek, onların yerlerini almayı hedeflemişlerdir.

Bu anlamıyla emek ve rekabetle değil, piyasayı tıpkı bir terörist gibi ele geçirmeyi seçmişlerdir.

Yenilikler, uygar ülkelere o toplumların yapısını yırtmadan ve canlarını yakmadan nüfuz ederler.

Hükümetler de zaten bunları gözetmek ve düzenlemek için vardırlar. Yahut da kimin hizmetindelerse, onun borazanını çalarlar.

Yani amaç vahşete dayalı bir sömürüyse, turnusol kâğıdı ona göre renk verecektir.

Dünya ekonomisinin egemeni olan Batı kapitalizmi, Doğulu kalmakta ısrar eden ülkelerde, en azından“güven”in her an yok olabileceği endişesiyle, ticari birlikteliklerini uzun vadeli değil, kârların yıkıcı bir hızla ve bencilce realize edildiği ilişkiler bağlamında ele almaktadır.

O yüzden, anlayış beklemek onlardan umacağımız değil, asıl olarak kendimizin üreteceği iklimle sağlanabilecek bir şeydir.

Esasında AVM’lerin, gündelik toplumsal hayatın meselâ Amerika gibi tarihsel derinliklerden beslenmeyen “yeni dünya”larda vücut bulması, boşuna olmamıştır.

Uçsuz bucaksız genişliklere yerleşmiş ora insanları, bir paket kibrit gerekse, on km. yol gitmeye mahkûmdurlar.

Soluk alıp veren sokakları caddeleri yoktur ki, bakkal nedir bilsinler.

Binlerce ufarak yerleşimden müteşekkil o zengin halkın tüketim çılgınlığı, zaten kendiliğinden oluşmuş dükkânlarla karşılanmaya da yetmez.

Kaldı ki, rekabetçi açık pazar ekonomisine dayanmayan türden bir kapitalizm, tepeden inmeci bir plânlama yapmak varken, işleri hiç oluruna bırakır mı?

Ama aynı şeyi, hiç değilse kentsoylu bir yaşam bakımından, Avrupa ülkelerinde görmek mümkün değildir.

Paris’in Saint-Germain’inde üç yüz senedir yaşayan kırk metrelik bir dükkânı, yasayla bile değil, toplumsal kültürle korurlar.

Bana sorarsanız Emek Sineması, daha önce benim çocukluğumun Galatasaray’ındaki filateli dükkânları da yok olduğu için kapanmıştır.

AKP’nin “yedirmeyecek” olduğu da Başbakan’ın kendisi değil, Beyoğlu’nun profiterolüyle ünlü İnci Pastanesi olmalıydı.

İşte şimdi Taksim Gezi’de olup bitenler, bu bağnaz gidişata dur demek isteyen genç filizlerin uç vermesinden başka bir şey değildir.

Bugün Türkiye’de 100’ü İstanbul’da olmak üzere 300 tane AVM vardır ve arkası da hızla gelmektedir.

Gelin görün ki, bu AVM’lerin hepsi de birbirinin aynısıdır. Çünkü o piyasa 100-150 kadar markanın tekelindedir. Aralarına girmek mümkün olmaktan çıktığı için, her yerde sadece onlar vardır.

Türkiye’nin neresinde olursanız olun, bir giysi mi alacaksınız, giderek onlara mahkûmsunuzdur.

Canınız kahve mi çekti; artık fincan da yok ya, kâğıt bardakta Amerikan kahvesi içeceksinizdir.

AVM’ler, perakende sektöründe sermaye temerküzünü belli ellerde toplamak ve dışarıda kalanların tasfiyesini sağlayarak veya etkinliğini kırarak, bu alanın tekelleşmesine hizmet için vardırlar.

Nitekim, dünyada 16 bin tane kâğıt bardaklı kahve dükkânı olan Amerikalı büyük patron, Türkiye tekelini verdiği Kuveytli bir şeyhin dükkân açılışına geldiğinde, Ortaköy Camii’nin siluetini arkasına alarak “ilk 100 dükkâna kadar para kazanılmaz” demişti.

Ve şimdi o Arap şeyhi, her AVM’de 15-20 dükkân kiralayarak; birini kahveci, diğerlerini de elindeki 70 kadar harcıâlem Amerikan hazır giyim markasına dükkân yapmaktadır.

O yüzden mağazaların çoğu, ya yabancıların kapitalde işbirlikçisi, ya da onların ürün bayisidirler.

Bu nedenledir ki, ekonomideki işlevi böyle olan bir başbakanın, siyasetinin doğasına denk düşen monark karakterli bir başkanlık istemesi de normal karşılanmalıdır.

Türkiye’nin “ancien régime” sorunlarını kendi mağdurluk çizgisi ötesinde algılayıp aşamadığı için, gerici bir unsur olmaktan kendisi de kurtulamayan Başbakan, henüz vakit varken, umut etmek istediğim bir AKP aklıyla mutlaka denetim altına alınmalıdır.



[email protected]

@cinarnamik

http://www.taraf.com.tr/namik-cinar/makale-avm-lere-neden-bu-kadar-asiklar.htm

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Yerel Haber (www.duzceyerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar