- 27.09.2013 00:00
Aralarından birinin, daha bismillah ilk yazısında Taraf’ı kastederek “tabu kırıcı çok sesli eski gazetemden geriye tek sesli ve çok tanıdık sıkıcı bir gazete kalıverdi” diye lâf sokuşturmasına rağmen, bu yazıyı kaleme almayacaktım gene de.
Tâ ki, âdetâ bir projenin parçası imiş gibi ekip olarak monte edildikleri gazetenin Genel Yayın Yönetmeni olsun, Erdoğan medyasının müttefik komuta karargâhının diğer kalemşorları olsun, bu operasyonu hep bir ağızdan “devrim” imiş gibi göstermeye kalkmaları karşısında susmak, artık mümkün olamazdı.
Zira, estirilen yalan rüzgârına bakılırsa gazetelerine sözde farklı düşünen o yazarları almak suretiyle putlar kırılmakta, giderek tüm Erdoğan medyasına sirayet edecek çok sesli bir devrim yapılmaktaydı.
İyi, güzel de... Daha üç beş ay önce, “balıkçı ağına düşercesine” gazeteyi adım adım AKP’nin emrine tahsis etmekte oldukları sezilip engel olunan; foyaları belli olunca da çıkardıkları patırtıyla çoğu o taraklarda bezi olmayan bir sürü değerli yazarı da peşlerinden sürükleyerek Taraf’tan ayrılmak zorunda bırakan bu operasyon kadrosunun, Erdoğan’a muhalif olduklarını da nereden çıkartıyorsunuz?
Taraf’ın bilinen “muhaliflik imgesi”ni, kraldan fazla kralcılaşmış o yazarlara ambalaj yaparak pazarlamaya kalkmak, hangi ahlâka sığar, söyler misiniz?
Gazetelerinden uzaklaştırılan gerçek muhaliflerin hiçbir televizyon kanalına çağrılmadığı ya da gitgide seyrekleştiği bir ortamda, sahtelerinin her gün kamuoyu önüne çıkarılarak kendilerine sunulan havucun bedelini ödemek üzere Erdoğan’a övgüler düzdükleri bu yaranmacı modelin, kulaçladıkça derinleşen dinsel bir faşizme doğru evrildiği görülmüyor mu sanıyorsunuz?
Hem söyler misiniz, “patron karışıyor, editoryal bağımsızlığımız elden gidiyor” diyerek kıyameti koparmamış mıydınız siz, ayrılırken Taraf’tan?
E pekiyi, şimdiki Genel Yayın Yönetmeninizin verdiği bir röportajda, “patronun kendisini çağırdığını, birkaç ismin dışında kalanları çıkarmasını ve yepyeni bir gazete yapmasını istediğini; Taraf’tan ayrılanlardan oluşan bu ekibin gazeteye montajının her safhasını da takip ettiğini” anlatmasına ne diyecek, nasıl bir kulp bulacaksınız?
Taraf’ın patronu oyununuzu bozunca halel geliyor da, yeni gazetenizin patronu karışınca olmuyor mu bir şey?
Oysa ne Erdoğancı olmak ayıptır, ne farklı seslerin toplandığı bir gazetede yazmak, ne de iyi para kazanmak.
Bunları çıkar dobra dobra yaparsınız, kimse de ağzını açamaz.
Ama demokrasiye giden yoldan saparak hem partisini hem Türkiye’yi sonu bozgunla bitecek bir sefere çıkarmış bulunan Erdoğan’ın ordusunda “örtme kuvveti” görevi ifa edip de, ben aslında muhalifimdir diyerek toplumu yanıltmaya kalkmak, yakışık almasa gerektir.
“Farklı yazmayacaklarsa neden aldık onları ki” demek de, adam kandırmaya girer.
Eğer çoksesliliğe gerçekten hevesliyseniz, gelin söyleyeyim size nasıl devrim yapacağınızı.
Çoğunun eline kalem almasına olanak sağlamış olan ustaları Ahmet Altanlar dururken, yahut yazı yazmaları engellenmiş Mehmet Altanlar, Hasan Cemaller gibi tecrübeli yazarlar susarken, henüz yolun başındaki gençleri iktidar adına devşirerek meslekteki gelecekleri dahi karartılır mı yahu, daha şimdiden?
Ne ki, TMSF’nin kontrolündekilerle yetinmeyerek, bütün medyaya yönelik bir fütuhatla “parasal kazançlar sizin, sayfa içerikleriniz bizim” diyerek, müsait kalemlerin kiralandığı ve devletleştirildiği yeni bir nizamın kurulmakta olduğunu göremeyecek kadar herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsınız?
Yorum Yap