- 16.06.2022 08:02
Rektörü savunmak ‘sana mı’ düştü diye sordum, günlerce kendi kendime.
Bekledim, uzun yıllar koca koca STK’ların koltuklarını işgal eden başkanlardan, ilçesine bir yüksek okul açılısın, ilçe ekonomisine küçük de olsa bir katı olsun diye rektörlükte yıllarca diplomasi yapan belediye başkanlarından, yüzbinlerce üyeye sahip sendikalardan, anlı şanlı siyasi parti il başkanlarından bir ses çıkar, bir itiraz yükselir, öz evlatlarına sahip çıkarlar diye düşündüm, tıs çıkmadı.
Bekledim, sokakta gördüğümüzde önlerinde ceket iliklediğimiz, saygıda kusur etmediğimiz Düzce’nin ağabeyleri bir açıklama yapar, Nigar hocalarına sahip çıkarlar diye düşündüm. Ama nafile…
Pazartesi günü Cafenin birinde Nigar hocayla karşılaşınca dayanamadım, istifayla ilgili birkaç kelam yazmak istedim. Şık bulmadığım istifa sürecinde tarafım belli olsun istedim.
7 yıllık rektörlüğü boyunca Nigar hocanın her yaptığını onayladığım anlamı çıkarılmasın yazdıklarımdan. Ki- hocanın doğru bulmadığım ve eleştirdiğim bir çok uygulaması oldu. Ama konumuz bu değil,
Şehir olarak sorgulamamız gereken iki elin parmağını geçmeyen bu şehrin öz evlatlarına reva görülen muamele…
Rektörlüğü devraldığında öğrenci sayısını 20 binden 30 bine, yabancı öğrenci sayısını 100'den 2 bin 200'e, öğretim üyesi sayısını 400'den 700'e, toplam personel sayısını 2 bin 200'den 2800'e, genel bütçesini 150 milyondan 500 milyona, döner sermaye bütçesini 65 milyondan 250 milyona çıkarmayı başaran Yunusefendili Nigar hocaya gösterilen vefasızlık, bu şehire gösterilmiş demektir.
Kendi ikballerini Düzce’nin menfaatleri üzerinde görenler, 8-10 ay sonra tamamlanacak rektörlük sürecini beklemeden Nigar hocaya güzel bir vedayı dahi çok gördüler.
Tarihe buradan bir not düşmek isterim:
“ Vefa; ağır bir yüktür, herkes taşıyamaz…” demiş yazar.
Nede güzel söylemiş…
Vefanın insan ruhunda ne anlam ifade ettiğini bilmeyenler için vefa semt adıdır, vefa bir lise adıdır, vefa bir spor kulübünün adıdır, vefa bir bozacı adıdır…
Bugün oturdukları o koltuklara ilelebet kıçlarını koyacaklarını sanan, makam ve şatafatın büyüsüne kapılarak nereden geldiğini unutanlara, hatırlatmak isterim;
Sıra bir gün size de gelecek!
**
KISSADAN HİSSE
Horoz her sabah adeti üzere ötüyormuş.
Bundan rahatsız olan sahibi bir gün horoza demiş ki; "hergün ötmenden rahatsız oluyorum, bir daha ötersen keserim seni "
Horoz üzülmüş fakat, canından olmamak için ötmeyi bırakmış ve şöyle düşünmüş" bir ben ötmesem nolcak, bir sürü horoz kardeşim var"
Bir süre sonra sahibi yine gelmiş ve demiş ki ;
"Eğer tavuk gibi gıdaklamazsan seni keserim"
Üzülmüş hem de çok, fakat başka çaresi olmadığını düşündüğü için gıdaklamaya başlamış. Yani canını kurtarmış!
Aradan biraz zaman daha geçmiş ve bu kez sahibi demiş ki; "Hiç bir işe yaramıyorsun, eğer tavuk gibi yumurtlamazsan seni keserim"
Horoz hüngür hüngür ağlamaya başlamış ve demiş ki;
Yorum Yap