Meksika 86 ve Maradona: Bir kuyrukluyıldız gibi akarak…

Vatkalı ceketlerin, korkutucu tavukgötü saçların, 55 ekran siyah-beyaz nordmendelerin, kısa futbolcu şortlarının, ince çubuklu pazardan alınma polyester formaların, sen-sun gazozların, mınti sakızların, sporcu kartlarının, beşyıl ünite dergilerinin zamanıydı. Bir de tabii Diego Armando Maradona’nın!

Meksika 86 ve Maradona: Bir kuyrukluyıldız gibi akarak…
8.06.2014 - 18:09
2115

 Vatkalı ceketlerin, korkutucu tavukgötü saçların, 55 ekran siyah-beyaz nordmendelerin, kısa futbolcu şortlarının, ince çubuklu pazardan alınma polyester formaların, sen-sun gazozların, mınti sakızların, sporcu kartlarının, beşyıl ünite dergilerinin zamanıydı. Bir de tabii Diego Armando Maradona’nın!

Kavruk, kısa boylu, hafif kilolu, mahalle bakkalınıza, köyden gelen amcaoğlunuza, mahalle maçlarınıza musallat olan İpsiz İsmail’e benzeyen o adam, futbolu ve hayatı, 80’lerin o bungun darbe sonrası atmosferinde öğrenmek zorunda kalmış tüm çocukların ilk göz ağrısı olacak; bir türlü alınmayan bisikletlerin, eve gelmeyen babaların, dayak yiyen kızkardeşlerin, eli cetvelli öğretmenlerin çocuk yüreğimize saldığı dertleri de omuzlarına alarak, İngiliz savunmacıların arasından bir kuyrukluyıldız gibi akıp bizzat İngiliz spikere, “İşte o bu yüzden dünyanın en iyi futbolcusu” dedirtecekti.

Maradona’nın slalom golü (Uruguaylı spiker Morales’in efsane sunumuyla):

 

1986 Dünya Kupası elbette sadece Maradona’dan ibaret değildi. Meksika dalgası, çocukça şakalarımızın kahramanı Sovyet futbolcu İvan Yaremçuk, Negrete’nin Bulgaristan’a attığı nefes kesen gol, tıpkı bu turnuvada olduğu gibi havalı bir takımla gelen Belçika’nın memleketimizde de çok sevilen yıldızı Enzo Schifo, maç önlerinde sombrerosuyla şov yapan maskot Pique, yakışıklı gol kralı Lineker ve tabii ki “Tanrı’nın eli” bu turnuvanın unutulmazları arasındaydı.

Negrete’nin golü:

 

Akıllı ol FIFA!

1986 Dünya Kupası aslında Kolombiya’da oynanacaktı, ama bizden beter, burnu pislikten bir türlü çıkmayan zavallı Kolombiyalılar, 1982’de “Bizim derdimiz zaten başımızdan aşkın, senedin günü gelmiş, kasa tamtakır”diyerek evsahipliğinden çekildi.

Resmî yedek olarak Meksika aportta beklese de, Brezilya, ABD ve Kanada hemen atladı, “Biz âlâsını yaparız” diye. Ancak FIFA onları dinlemedi ve 1983’te evsahipliği Meksika’ya verildi. Haksızlığa-uğramış-Bahtiyar-Yorulmaz edasıyla ortalığı ayağa kaldıran Amerikalıların, maçları yayınlayacak Meksika kanalının sahibiyle dönemin FIFA başkanı Joao Havelange’ın kanka olduğuna yönelik imâları ise naifliklerine ve FIFA’da işlerin nasıl döndüğünü bilmemelerine yoruldu.

Kolombiya’nın derdi başından aşkındı tamam ama, Meksika’nın da o tarafın en bayındır ülkesi olduğu söylenemezdi. Mamafih, turnuvadan sekiz ay önce 20 bin kişinin ölümüne neden olan depreme rağmen Meksika bir şekilde turnuvayı kazasız belasız düzenlemeyi başardı.

Favori Brezilya, plase Batı Almanya

Aslında turnuvanın favorisi 1982’de şahane top oynadığı halde, Ersun Yanal’ın efsane Gençlerbirliği ekibi gibi el elde baş başta ülkesine dönmek zorunda kalan Brezilya – memleket çay bahçesi literatüründeki adıyla Berezilya – idi. Öyle ki açılış maçının oynanacağı 31 Mayıs 1986 tarihinde Milliyet gazetesi, “16 ülkede düzenlenen dev kamuoyu araştırmasına göre” kupayı Berezilya’nın alacağını, diğer favorilerin ise Batı Almanya, İtalya ve Meksika olduğunu haber veriyordu (86’dan beri her turnuvada gözü Bora Başgan’ı arayan divanelere not: Milutinovic hocanın ilk turnuvasıydı bu ve hoca evsahibi Meksika’nın başında çeyrek final gördü).

İlk kez altı grupta, 24 takımla oynanan turnuvanın grup aşamasında büyük bir sürpriz olmazken, bir zamanların efsane takımı Macaristan’ı 6 golle hacamat eden Aleynikov ve Belanov’lu SSCB kadar, Batı Almanya’nın olduğu grubu 6 puanla lider bitiren Danimarka da sükse yapıyordu.

Fas’ın, F Grubu’nu İngiltere’nin önünde lider bitirmesi ise İngilizler için sonun başlangıcını haber verir gibiydi. Turnuvanın trajedisi ise Saddam’ın oğlu Uday’ın elinde, dayaktan tutun da, zorunlu saç traşına kadar her türlü kötü muameleye maruz kalan, başarısız olmaları halinde İran-Irak Savaşı’nda cepheye gönderilmekle tehdit edilen ve turnuvayı sıfır puanla tamamlayan Irak milli takımıydı (Yine Bora Başgan notu: Milutinovic hoca son olarak Irak milli takımının başındaydı: Sekizinci milli takımı).

İkinci tur maçlarında favori Brezilya, Polonya’yı 4 golle geçip havasını atarken, turnuvanın kıyak maçlarından birinde, sürpriz potansiyeli olan takımlardan Belçika, Belanov’un hat-trick’ine rağmen SSCB’yi uzatmada 4-3’le geçmeyi başardı.

Bir gün Shilton, Maradona ve Tanrı bir hava topuna çıkmışlar…

1986 Meksika’nın çeyrek finalleri ise belki de Dünya Kupası tarihinin en çok konuşulan, en çok seyredilen, hakkında en çok yazı yazılan maçına sahne olacaktı. 22 Haziran akşamı, Meksika City’de, Türkiye saatiyle 21:00, eşref saatiyle Maradona’da, Arjantin ve İngiltere takımları yan yana dizilmiş, Tunuslu hakem Ali Bin Nasser’in başlama düdüğünü beklerken, bizim mahallenin çocukları muhtemelen, öğlen sıcağında salçalı ekmekle astar çektikleri karınlarını doyurmak için yavaş yavaş evlerine girmiş, siyah-beyaz televizyonun başında iki takım da açık renkli formayla çıkmasın diye dua ediyordu.

Maç başlıyor, ilk yarı golsüz bitiyor. 51. dakikada savunmadan sekip ceza sahasına gelen hava topuna Peter Shilton, Maradona ve Tanrı birlikte yükseliyorlar; Maradona’nın herhangi bir hava topunda Shilton’a galebe çalma ihtimali, Recep Çetin’in bir röveşata golü atma ihtimalinden bile daha düşük. Ama sahada üçüncü bir oyuncu var, biz ölümlülerin göremediği: 1-0!

Tanrı’nın eli:

 

İngilizler burçak yemiş tosun gibi sorutadursun, çok değil dört dakika sonra Azteka Stadyumu Bolşoy Tiyatrosu’na, lacivert formalı 10 numara ise Nureyev’e dönüşüyor: Nasıl kontrol etti topu orta yuvarlakta eliyle karpuz seçer gibi, Reid’le Beardsley’yi Salı Pazarı’na sivri biber almaya gönderip akmaya başladı kuyrukluyıldız gibi. Terry Butcher adı gibi kasapmış, Terry Fenwick çelik duvarmış, siz onu Diego’nun külahına anlatın. Belinden su alarak İngiliz savunmacıların, rüzgârında serinleterek o tornadan çıkmış iri yarı adamları, bir yudum çay içimi zamanında onsekize intikal etti Maradona ve bu kez Tanrı rolünü de kendi üstlenerek Shilton’u da geçip, dünya kavruklarında gam keder bırakmayan o golü attı. Arjantin yarı finaldeydi.

Arjantin-İngiltere özet:

Maradona ve Arjantin olmasaydı, bu yazıda Socrates’le Platini’nin penaltı kaçırdığı atışlar sonucunda Brezilya’nın bir kez daha ağlayarak evine döndüğü çeyrek final maçını, evsahibi Meksika’nın Batı Almanya’ya – evet evet penaltılarla – boyun eğdiği kapışmayı ya da Belçika’nın nasıl yarı final gördüğünü uzun uzun anlatabilirdim, ama gerek var mı?

Brezilya-Fransa penalty atışları:

Almanya yenilince biz yenmiş sayıldık

29 Haziran 1986’da köydeydim. Çok sonra, kader, Rumelihisarı’nda yaşlı kör bir balıkçıya dönüşüp hayatımı devasa bir orkinos ağına çevirecek ve bu satırları bana Almanya’nın başkentinde yazdıracaktı ama o zaman bunlardan habersiz, şaşkın bir çocuktum.

Almancı amcam ve ailesi “izine gelmişti.” Tuhaftır, Batı Almanya ile Arjantin arasında oynanacak final maçı öncesi Almanya’yı destekleyeceklerini beyan ettiler ailece. Daha bir bilendim, ‘ne conquistası ulan’ kafasında Buenos Aires Ülkü Ocakları mensubu bir tıfıla dönüştüm. Valdano besleyecek, Maradona atacak, Pumpido kurtaracak; Arjantin her daim şen olacaktı.

Şimdi bir parantez: Dünya Kupaları sadece Maradona ve Peleleri tanımamıza, Meksika dalgaları ve Zidane kafalarıyla coşmamıza değil; mahalle maçlarında gol attıktan sonra, ağzımızı doldura doldura adını çığırabileceğimiz yan aktörleri tanımamıza da yaramaz mı? 86’da bunlardan bir demet yapmış, mahalle maçlarında değilse bile, evimizin salonunda kendi kendime yaptığım maçlarda, bunların adlarını kimsesizler mezarlığına karanfil atar gibi evin muhtelif köşelerine fısıldamıştım. Emilio Butragueno (Kartal Tibet edasıyla, reca edicim, yüksek sesle bir okuyun bu adı), Ceulemans, Stopyra, Negrete, Francescoli, Zavarov… Ve Valdano! Ve Burruchaga!

23’te Brown, 55’de Valdano attığında, damüstünde içimden parandeler atıyordum. Rummenigge’den sonra, permasına Rijkaard tüküresi Völler skoru 2-2 yaptığında Almancı amcam pis pis sırıtıyor, Almancı olmayan babaannem ise İmam Hatip Takvimi’nin 29 Haziran sayfasını okuyarak uyukluyordu.

Ve Buruşegaaaaaaaaa! 83. dakikada Maradona orta yuvarlakta üç yeşil formalı Alamanın arasında önüne düşen topu, hiç bekletmeden Burruchaga’nın önüne yuvarlıyor. Burruchaga, başaltı takımların Afrikalı pırpır forvetleri gibi bir koşu tutturup sağ ayakla Schumacher’in yanından topu ağlara gönderiveriyor. Şimdi içimizdeki Almanlar düşünsün!

Final maçı özet:

1978’deki şampiyonluğu şaibeli Peru galibiyeti ve junta rejimi yüzünden güme giden Arjantin bu kez anasının ak sütü gibi helal bir Dünya Kupası’na kavuşurken, benim de mensubu olduğum bir kuşağı bitmek bilmez bir trajedinin, Arjantin taraftarlığının kucağına atıyor.

86’dan sonra Arjantin’in her bir Dnya Kupası macerası başka bir Zeki Demirkubuz senaryosu olmaya namzet ama ben yine de, bir kez daha, sonunda çekeceğim acıyı bile bile 2014 Dünya Kupası’nda da Arjantin taraftarıyım.

86 Meksika’nın künyesi

Şampiyon: Arjantin
İkinci: Batı Almanya
Üçüncü: Fransa
Dördüncü: Belçika

Gol Kralı: Gary Lineker (İngiltere, 6 Gol)
En İyi Oyuncu: Diego Armando Maradona (Arjantin)

maradona1