İsrail’in politikalarını eleştirdikleri gerekçesiyle tepki toplayan iki Yahudi; Rolf Verleger ve Kenneth Roth, Filistin’i savunanların anti-semitist olarak adlandırılmasını anlamsız buluyor.
İnsanı bir başkaları ile kıyasladığında ‘daha konforlu’ kalan yaşantısından utandıran çok şey var bu dünyada. Tek bir haber bültenini bile başından sonuna kadar izlemek kâfi. O kadar acıya şahit olup da rahat bir uyku uyumak bile ayıp belki, bilemiyoruz. Filistin meselesi ise bir parça daha fazla utandırıyor insanlığımızdan. ‘Gün yüzü görmedim’ diyen bir ihtiyarın hayatı gibi. ‘Bu sefer bitti galiba’ derken başlayan yeni acılar. Birey olarak yapabileceklerimiz sınırlı. Haklı olarak devletlerden bekliyoruz asıl önleyici hamleyi. Müslüman ülkelerden bile yeterince ses çıkmazken Batı’nın sessizliğine çok kızıyoruz. Onlar ses çıkarırsa bu sorunun çözüleceğine dair bir his var içimizde çünkü. Oralarda ise durum biraz farklı. İsrail’i eleştirmek öyle kolay bir iş değil. II. Dünya Savaşı’nın izleri hâlâ çok baskın. Dile getirilen her eleştiri ‘anti-semitizm’ (Yahudi karşıtlığı) ya da önyargı yaftası yiyor. Geçmişte İsrail’in bazı politikalarını eleştirdikleri gerekçesiyle tepki toplayan iki Batılı Yahudi ile bu konuları konuştuk. Biri Almanya Lübeck Üniversitesi’nden Prof. Dr. Rolf Verleger. Psikolog Verleger, düşünceleri ve ‘İsrail’in Yanlış Yolu’ başlıklı kitabı yüzünden Yahudi cemaati tarafından dışlanmış bir isim. Bütün bunlara rağmen “Yahudi olarak İsrail’i eleştirmek daha kolay.” diyor. Çünkü bu insanlara ‘anti-semitist’ demek zor. Diğer isim İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) Başkanı Kenneth Roth. İsrail’in yanı sıra Hamas’a da ciddi eleştiriler yöneltmesi İsrailli sivil toplum kuruluşları için yeterli görülmemiş. İsrail’e karşı önyagılı olmakla suçlanıyor.
İsrail’i eleştirdiğinizde anti-semitist damgası yemeye hazır olun

İsrail-Filistin meselesi ile ilgili yakından ilgilisiniz. Bu ilgi akademisyen kimliğinizden mi kaynaklanıyor?
İsrail-Filistin sorununa ilgim Hitler Almanya’sı sonrası dönemde Yahudi olarak dünyaya gelen biri olmamla ilgili. Babam, karısı ve çocuklarını Auschwitz’de kaybeden biri. Daha sonra Estonya’ya sınır dışı edilen bir kadınla evlenmiş. Bütün bu insanlar ve daha bir sürü akrabası Nazi rejimi tarafından öldürülmüş. Babam yeniden çocuk sahibi olmak istemiş ve o çocuklardan biri de benim. İsrail’in son saldırılarını son derece insanlık dışı buluyorum ve Yahudi dininin ahlaki mirasına ihanet ettiğini düşünüyorum. 2008 -2009’da İsrail’in Gazzelilere yönelik (pogrom) katliam kadar rezalet ve utanç verici.
Avrupa ülkelerinin İsrail-Filistin meselesine sessiz kaldığına dair eleştiriler var. Nedeni ne olabilir?
Hamas’ın buralarda dostu yok. İslami geleneklerin demokrasiye entegre edilmesiyle kimse ilgilenmiyor. Bir tarafta Suudi Arabistan ve müttefikleri demokrasiden nefret ediyor diğer taraftan Avrupalılar akılcı bir politikadan ziyade önyargılar tarafından yönlendiriliyor.

Sıradan vatandaşlarda durum nasıl?
Doğrusunu isterseniz resmi görüşle halkın büyük çoğunluğunun görüşü arasında derin bir çatlak var. Bu Afganistan ve Ukrayna’ya dair dış politikamız için de geçerli. Filistin için de. 2010’da Konstanz Üniversitesi’nden Wilhelm Kempf ve meslektaşları tarafından yapılan bir araştırmaya göre Alman yetişkinlerin yüzde 45’i Filistin’i destekleme eğiliminde. Yüzde 30’u İsrail’i desteklerken aşırı sağ olarak tanımlayabileceğimiz yüzde 25’lik bir kesim ise hem İsrail hem Filistin hem de Müslümanları eleştiriyor. Yani çoğunluk Filistin’i destekliyor.