Gezi davası ve Kavala: Hâlâ yargının bağımsız olduğunu mu düşünüyoruz?

  • 23.02.2020 00:00

 Türkiye’nin eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile 18 Şubat'ta Karar gazetesinde ayrıntılı bir söyleşi yapıldı. Gül söyleşide; siyasal İslam'ın başarısızlığından, parlamenter sistem yerine Türk tipi başkanlık sistemden bahsetti; yanı sıra, Türkiye'nin Suriye ve Mısır politikaları, Rusya ile ilişkiler, Rus S-400 hava savunma sisteminin satın alınması gibi dış politika konularına da değindi.

Değindiği konuların her biri ayrı bir makaleyi hak ediyor.

Bu makalede, söyleşide bahsettiği Gezi Parkı protestoları üzerinde duracağım.

Mart 2013'te aktivistler, Gezi Parkı’ndaki bazı ağaçların kesilmesiyle sonuçlanacak bir kentsel gelişim planına itiraz etmek için İstanbul'da bir oturma eylemi başlattı.

Ardından dönemin Başbakanı Erdoğan, protestolar en başta bastırılmazsa kontrolden çıkabileceğini düşündü. Diğer üst düzey karar vericiler ise, baskının gerekli olmadığına ve güvenlik güçleri ile çevreciler arasında bir düzenleme yapılabileceğine inanıyordu.

Erdoğan, protestoların en yoğun olduğu dönemde Cezayir'e resmi bir ziyarette bulundu. Yokluğunda ona vekâlet eden Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, polisin protestoların başında gösterdiği orantısız tepkinin, protestocuların öfkesine yol açtığını, ancak şimdi tepkilerin azalmaya başladığını söyledi.

Gül söyleşide, Gezi protestolarına atıfta bulunarak o dönem yaptığı bir açıklamayı hatırlatarak şöyle konuşmuştu:

“Gazeteciler fikrimi sorduğunda, onlara Gezi gösterileriyle gurur duyduğumu söyledim. Bunu duyunca herkes şaşırdı. Çünkü “Türkiye'nin problemlerinin mahiyetini değiştirmişiz. Eskiden insanlar insan hakları için sokağa çıkardı. Faili meçhuller dursun diye çıkardı. Yolsuzluk dursun diye sokağa çıkardı. Şimdi insanlar ağacı kestirmem diye sokağa çıkmış, çevre duyarlılığı için sokağa çıkmış. Türkiye'nin problemlerini İngiltere'nin, ABD'nin problemleri haline çevirmişiz” dedim. Daha sonra bu toplumsal olay iyi yönetilemeyince terör örgütlerine büyük bir fırsat çıktı ve bildiğimiz vahim olaylar, vandallıklar cereyan etti.”

Gül'ün yorumları, çok sayıda gazeteci ve insan hakları aktivistinin Gezi protestolarına karıştıkları iddiasıyla yargılandıkları ceza mahkemesi duruşmasıyla aynı tarihe denk geldi. Bu isimlerden bazıları hakkında hazırlanan iddianamede, önceki ceza kanununda idam cezasına tekabül eden 'ağırlaştırılmış müebbet hapis' isteniyordu. Sanıklar Türkiye hükümetini devirmeye çalışmakla suçlanıyordu. Sanıklardan bazıları birkaç yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bazıları suçlandıklarında yurtdışındaydı ve Türkiye'ye dönmediler, gıyaben yargılandılar. 18 Şubat'taki duruşmada hepsi beraat etti. Bu karar; Türkiye'de ve Türkiye dışında genel bir rahatlamaya da yol açtı.

Sanıklara yapılan haksızlık kolayca telafi edilemez. Sağlıklarına verilen zarar sonsuza dek kalıcı olacaktır. Gül'ün açıklamasının duruşma tarihine denk gelmesi planlanmasa da, önceden bilinseydi yargılananların beraat etmelerini daha da zorlaştıracak bazı tedbirler alınabilirdi.

Sanıklardan biri olan Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala, uluslararası alanda tanınmış bir insan hakları savunucusu. Kavala’ya yapılan suçlamalar rekor düzeydeydi. İddianamede; ‘kamu malına zarar verme’, ‘türbelere ve mezarlıklara zarar verme’, ‘yasadışı tehlikeli madde bulundurma’, ‘bir kişiyi yaralama’, ‘kültürel ve çevresel varlıkların korunmasına karşı eylemler’, ‘ateşli silah yasasına aykırılık’ ve ‘nitelikli yağmalama’ gibi katalog suçlar yer aldı.

Savcılık Kavala için 3 bin 158 yıla varan hapis cezası istemesine karşın, mahkeme yıllarca ayak sürüdükten sonra, sonunda onu hapiste tutmak için ikna edici bir neden olmadığına karar verdi.

Yargının yavaş işlemesi yetmezmiş gibi Kavala'nın serbest bırakılması, 2016'daki darbe girişiminde yer aldığı iddiasıyla kendisini suçlayan bir savcı tarafından çıkarılan yeni bir tutuklama emriyle engellendi.

Beraattan sonra açıklamalar üst üste geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı açıklamadan sonra, Hâkimler ve Savcılar Kurulu, Kavala'yı beraat ettiren üç hâkim hakkında soruşturma başlatılmasına izin verdi. 

Hâlâ yargının bağımsız olduğunu mu düşünüyoruz?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Yerel Haber (www.duzceyerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar